"أنه لا يريد" - Traduction Arabe en Turc

    • istemediğini
        
    • istemiyormuş
        
    • istemiyordur
        
    • istemiyor ya
        
    Bütün bu zaman boyunca, onun evlenmek istemediğini söyleyip durdum. Open Subtitles طوال ذلك الوقت كنت أعتقد أنه لا يريد الزواج
    Ama karaya ayak basmayı istemediğini de duydum. Open Subtitles ولكنى سمعت أيضاً أنه لا يريد أن يخطو لو خطوة واحدة على الارض
    Ramon artık yaşamak istemediğini söylüyor, ama merak ettiğim bir şey var; Open Subtitles يقول ريمون أنه لا يريد أن يعيش أكثر لكنني أستغرب
    Bana dedi ki, çalışamayacak duruma geldiği zaman, artık yaşamak istemiyormuş. Open Subtitles عندما تقاعد عن العمل قال أنه لا يريد العيش
    Kural da budur: Erkek seni aramaz çünkü seni aramak istemiyordur. Open Subtitles أن الرجل لم يتصل بك فهذا يعني أنه لا يريد ذلك
    Ya bizimle görüşmek istemiyor ya da dünya yüzeyinden silindi. Open Subtitles أو أنه لا يريد أن يتحدث معنا أوإما إنه قد دفن في مكان ما
    Her zaman çocuk istemediğini söylerdi. Asla çocuk yapmamalıydım. Open Subtitles كان يقول دائماً أنه لا يريد أطفالاً كان لا يجب أن أحظى بطفلة
    Asla. onunla yüzleştim ama ,bilirsin böyle sorgulanmak istemediğini söyledi. Open Subtitles أبداً سألته وأجاب أنه لا يريد أن يُستجوب هكذا
    Ama hayatının geri kalan kısmını sensiz geçirmek istemediğini biliyorum. Open Subtitles ولكني أعرف أنه لا يريد قضاء بقية حياته بدونك
    Bana kaç kere doğum gününde parti istemediğini söyledi, biliyor musun? Open Subtitles هل تعرفين كم من مرة أخبرني أنه لا يريد الاحتفال بعيد مولده؟
    Ayrıca, ciddi birşey istemediğini söyleyen ilk o olmuştu. Open Subtitles وقد كان أول من قال أنه لا يريد علاقة جدّية
    Dennis Duffy bunun arkadaşlığımıza zarar vermesini istemediğini söyledi. Open Subtitles دينيس دافي , قال أنه لا يريد لهذا . أن يُضر بعلاقتنا
    Bir gün damdan düşer gibi beni bir daha görmek istemediğini söyledi. Open Subtitles أخبرني ذات يوم فجأة أنه لا يريد رؤيتي مجدداً
    Dedi ki kızımızın korkuyla yönetilen bir dünyada büyümesini istemiyormuş. Open Subtitles قال أنه لا يريد أن تكبر ابنته في عالم محكوم بالخوف
    Diyor ki, partilerden nefret edermiş. Hiç birine gitmek istemiyormuş. Open Subtitles انه يقول أنه يكره الحفلات و أنه لا يريد ان يرى أي أحد.
    Bu yıl yaz kampına gitmek istemiyormuş. Open Subtitles أنه لا يريد أن يذهب إلى مخيم الصيف هذا العام.
    Peki, öncelikle maske takıyorsa kim olduğunun bilinmesini istemiyordur. Open Subtitles حسنُ، أولاً لو كان يرتدي قناعاً هذا يعني أنه لا يريد من الناس أن تعرفه.
    Eminim şimdi de konuşmak istemiyordur. Open Subtitles وأنا واثقة أنه لا يريد ذلك الآن
    Umarım işine geri dönmek istemiyordur, çünkü Open Subtitles آمل أنه لا يريد العودة إلى وظيفته
    Ama bu demek değil ki çocuk cevap vermek istemiyor ya da veremiyor. Open Subtitles لكنه يبدو أنه لا يريد أو أنه لا يستطيع

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus