"أنه هنالك" - Traduction Arabe en Turc

    • var
        
    Ama hapiste masum pek çok insan var. TED إلا أنه هنالك الكثير من الأبرياء خلف القضبان.
    Bence önemsemeniz gereken sadece tek birşey var. Ve bunun test edilebilirliği, bilimsel metodu, Aydınlanmayı ve herşeyi içermesi gerekiyor. TED أعتقد أنه هنالك شئ واحد لتقلقوا بشأنه. وذلك يتضمن قابلية الأختبار، الطريقة العلمية، الثقافة، وكل شئ.
    - Burası giriş gibi görünüyor. - Sence içeride bir şey var mıdır ? Open Subtitles على ما يبدو أنها الفتحة هل تعتقد أنه هنالك شيء بالداخل
    Kulağa çok eğlenceli gelsede, Yapmam gereken dünya kadar ödev var arayı kapamam lazın, yani bütün gece kütüphanede olacam. Open Subtitles على قدر مايبدو هذا مسلياً، إلا أنه هنالك فروض جامعية عديدة عليَّ أن أقوم بتحضيرها، لذا سأكون في المكتبة طوال الليل
    Bana mı öyle geliyor yoksa, gerçekten Don ve Kim Hall arasında bir şeyler mi var? Open Subtitles هل انا فقط من يحس بهذا أم أنه هنالك شيء ما بين دون وكيم هال؟
    Orada bir grup cani haydut var. Open Subtitles أعني أنه هنالك مجموعة من قاطعو الطرق و القتلة بالأعلى هناك
    Zencilerin kotilyon dansı var, Meksikalıların da. Open Subtitles أتعلمين أنه هنالك حفلات للسود حفلات للمكسيكيين
    Biliyorsun, bir kadını tatmin etmenin, birden fazla yolu var. Open Subtitles أنت تعرف,أنه هنالك أكثر من طريقة واحدة لإرضاء إمرأة
    Diyelim ki paralel bir evrende, aynı bizim gibi bir çift var. Open Subtitles فقط لنقول أنه هنالك عالم بديل يوجد فيه زوجين مثلنا
    - Diğer iyi haber ise yolda gelen tamir edilmiş ve tekrar etkinleştirilmiş birkaç Siber var. Open Subtitles أنه هنالك بعضٌ من السايبرمان المرممون و آخرون اعيد تفعيلهم في طريقهم الى هنا
    Dini lobilerin giderek artan biçimde ümitsizliğe düştüğüne ve karşı koyarken başvurdukları kinlerini ve iğneleyici sözlerini artırdıklarına dair bazı belirtiler var. Open Subtitles أعتقد أنه هنالك علامات علي أن اللوبي الديني يزداد يئساً و يزيد من سمه
    Çevreye maruz kalan insanların vücudundaki kurşun miktarında bir artış var gibi görünüyor. Open Subtitles في اليوم الخامس من شهادة المحكمة أه.. يبدو أنه هنالك زيادة
    Sorun şu ki, o bölgede bir düzine rehineci var. Open Subtitles المشكلة أنه هنالك الكثير من محلات الرهن هناك
    Yani bu iş zor. Eğer diğer önerilere bakmak istiyorsanız thelifeyoucansave.com’da ve Giving What You Can’de daha geniş sayılabilecek bir liste var; üstelik yoksulların hayatlarını kurtarma alanı dışında da çalışan efektif yardım kuruluşlarını bulabilirsiniz. TED كلاهما لديهما قائمة واسعة، لكن يمكنك العثور على منظمة فعّالة، لكن ليس فقط في مجال إنقاذ الأرواح من الفقر. أنا مسرور لأقول أنه هنالك الآن موقع إنترنت يبحث في منظمات الحيوان الفعّالة.
    Şurada başka izler var gibi. Open Subtitles يبدوا أنه هنالك آثار أخرى هناك
    Tedavisi var değil mi? Open Subtitles أنه هنالك علاج، حسناً؟ هنالك علاج
    Galiba birilerinin işitme cihazına ihtiyacı var. Open Subtitles يبدو أنه هنالك من يحتاج لسماعات أذن
    (Gülüşmeler) Ve (Alkışlar) Çok şiddetli bir ekonomik durgunluğun derinlerinde, gerçekten çok önemli bir ders var bence, ekonominizi yeniden düzeltmeye çalışırken uluslararası yükümlülüklerinizi hatırlayabilirseniz, bu gerçekten güzel bir şeydir. TED (ضحك) وهذا - (تصفيق) - في عمق كساد اقتصادي شديد، أعتقد أنه هنالك درس مهم جدا، أنه إذا تذكرت التزاماتك الدولية وأنت تحاول إعادة بناء اقتصادك الداخلي، فإن ذلك أمر مهم.
    Anlaşılan o ki ortada iki farklı tür erteleme var. TED تبين أنه هنالك نوعان من التسويف ،
    Onun Çinlileriyle Lee'ninkiler savaştılar. İki taraftan da birer kayıp var. Open Subtitles رجاله ورجال (لي) قد هاجموا بعضهم ويبدو أنه هنالك قتيل لكل من الطرفين

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus