Şansımıza, Bob hayvanat bahçesinde Frank'e bir iş buldu. | Open Subtitles | من حسن حظنا أنه وجد عملاً مع بوب فى حديقة الحيوانات |
Kafesin içine bir fare koyduk... ve farzet ki "fare açtı ve peyniri buldu.", ama ya kocaman bir fareye(sıçan) peyniri niye bulduğunu sorarsak? | Open Subtitles | يمكنك وضع فأر في قفص والافتراض أنه وجد الجبنة لأنه كان جائعاً |
Bir taksi şoförü arayıp, eşimin cep telefonunu bulduğunu söyledi. | Open Subtitles | هناك سائق سيارة أجرة اتصل، وقال أنه وجد هاتف زوجتي الجوال |
Çok teşekkürler. Ajan Zang eski tamirhanenin sahibini bulduğunu söyledi. | Open Subtitles | العميل ( زان ) يقول أنه وجد مالك ورشة الصيانة |
Senin yaşlarındayken, hatta tam şu anki yaşındayken geçmişini hatırlamanın bir yolunu bulduğunu söylemişti. | Open Subtitles | انه حينما كان في مثل عمرك تماما في مثل عمرك اذكر الان يقول أنه وجد الوسيلة التي تمكنه من تذكر ماضيه |
Senin yaşlarındayken, hatta tam şu anki yaşındayken geçmişini hatırlamanın bir yolunu bulduğunu söylemişti. | Open Subtitles | حينما كان في مثل عمرك تماما في مثل عمرك قال أنه وجد طريقة تذكره بماضيه |
Schliemann bu keşfi tamamen kendine atfetti, Truva'yı bulduğunu ve hazinenin Truva kralı Priam'a ait olduğunu ilan etti. | TED | حصل شليمان على الفضل كله لذلك الاكتشاف، معلنًا أنه وجد طروادة وكنز ملكها بريام. |
Sanırım, Darwin iki çocuğunun toprağa verdiği bu dünyada teselli buldu. | Open Subtitles | أعتقد أنه وجد العزاء في ذات الأرض التي كان عليه أن يدفن أطفاله فيها. |
Evet, okulun orijinal planını o buldu. Buradalar. | Open Subtitles | أجل، كما أنه وجد المخططات الأصلية أيضًا، وهُم هنا تحديدًا. |
- Deniyorum patron ama ya telefonu kapalı ya da sinyallerimi engellemenin bir yolunu buldu. | Open Subtitles | لكن اما هاتفه مغلق أو أنه وجد طريق ليحجب أشارتي |
Vaaz verecek başka birini buldu çok şükür. | Open Subtitles | حمدًالله أنه وجد شخصًا آخر يعظه الآن، صحيح؟ |
Şükürler olsun vaaz verecek başka birini buldu değil mi? | Open Subtitles | حمدًالله أنه وجد شخصًا آخر يعظه الآن، صحيح؟ |
Çünkü bu siteden sonra aramayı bırakmış; bu da aradığını buldu demek oluyor. | Open Subtitles | لأنه توقف للبحث في هذا الموقع مما يعني أنه وجد ما كان يبحث عنه |
Sigaradan daha hızlı bir yol bulduğunu söyledi belki gidip onunla görüşmelisin. | Open Subtitles | قال أنه وجد طريقة أسرع من السجائر... وأنه ربما يجب أن تقابله هناك ؟ ... |
Frank bunu yaptı ve Martinez le ilgili ipucu bulduğunu söyledi. | Open Subtitles | هذا ما فعله "فرانك" , قال أنه وجد تذكرة "مارتينز" للخروج من السجن |
Moose bize bir yer bulduğunu söyledi. | Open Subtitles | لا تقلق بشأن ذلك، (موس) قال أنه وجد لنا مكان. |
Moose bize bir yer bulduğunu söyledi. | Open Subtitles | لا تقلق بشأن ذلك، (موس) قال أنه وجد لنا مكان. |
Bana bir kaç gün önce garip bir taş bulduğunu söylemişti. | Open Subtitles | أخبرني أنه وجد هذه الصخرة الغريبة قبل أيام، |
Sektör 6'da uçan bir böcek bulduğunu söylemişti. | Open Subtitles | أخبرني "لينكولن" أنه وجد حشرة طائرة في القطاع 6 |
Sektör 6'da uçan bir böcek bulduğunu söylemişti. | Open Subtitles | أخبرني "لينكولن" أنه وجد حشرة طائرة في القطاع 6 |
Charlie mesajında her şeyi değiştirecek bir şey bulduğunu söylemişti. | Open Subtitles | قال (تشارلي) في رسالته أنه وجد شيئاً غير كل شيء |
Truva'yı bulduğunu düşünüyordu: Hisarlık adında 32 metre bir tepe, adını, Türkçedeki hisar kelimesinden alıyor. 1847 yılında onunla tanıştıktan hemen sonra Calvert'ler 8.000 dönümlük arazi satın aldı, arazi, tepeliğin bir kısmını da alıyordu. | TED | واعتقد أنه وجد المكان، وهو تل يبلغ ارتفاعه 32 متر يعرف باسم هاسارليك، وهو اسم مشتق من الكلمة التركية "القلعة". وبعد أن التقى به في 1847، اشترى كالفرت 2,000 فدان من الأرض الزراعية التي تتضمن جزءًا من التل. |