Pearson Hardman'ın diğer yarısından kurtulabilmek için onun ilişkisini karısına söylemekle tehdit ettiğimizi hatırlatmama gerek var mı? | Open Subtitles | أأنا بحاجة لتذكيرك أنّ السبب الوحيد في قدرتنا على التخلّص من النصف الآخر من (بيرسون هاردمان) في المقام الأول كان عن طريق التهديد بإخبارها عن علاقته الغرامية؟ تلك كانت الوسيلة وليست الغاية |
Pearson Hardman'ın diğer yarısından kurtulabilmek için onun ilişkisini karısına söylemekle tehdit ettiğimizi hatırlatmama gerek var mı? | Open Subtitles | أأنا بحاجة لتذكيرك أنّ السبب الوحيد في قدرتنا على التخلّص من النصف الآخر من (بيرسون هاردمان) في المقام الأول كان عن طريق التهديد بإخبارها عن علاقته الغرامية؟ |
Pearson Hardman'ın diğer yarısından kurtulabilmek için onun ilişkisini karısına söylemekle tehdit ettiğimizi hatırlatmama gerek var mı? | Open Subtitles | أأنا بحاجة لتذكيرك أنّ السبب الوحيد في قدرتنا على التخلّص من النصف الآخر من (بيرسون هاردمان) في المقام الأول كان عن طريق التهديد بإخبارها عن علاقته الغرامية؟ |
Bugün ortaya çıkmamın tek sebebinin babanı korumaya çalışmak olduğunu bilmen gerek. | Open Subtitles | أريدكِ أن تعلمي أنّ السبب الوحيد لظهوري اليوم هو محاولة حماية والدكِ. |
Sonra bu adamların beni çetelerine dâhil etmelerinin sebebinin benim değil, onların ayakta kalması olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | ثم أدركت أنّ السبب الذي جعلهم يقبلونني ليس نجاتي بل نجاتهم هم |
Kutup keşifçisi taklidi yapmasının tek sebebinin de çocuklar olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أنّ السبب الوحيد الذي ما زال يجعله يتظاهر أنّه مُستكشف قطبي كان لأجل الأطفال. |
İş yerinde... bir arkadaş var. Benimle olmanın tek sebebinin filmdeki rol olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | لديّ هذا الصديق بالعمل الذي يعتقد أنّ السبب الوحيد لكونكِ معي هُو لأجل الدور في الفيلم. |
Zincirlenmemenin tek sebebinin sana göz kulak olmam sayesinde olduğunu unutma. | Open Subtitles | لا تنسَ أنّ السبب الوحيد في عدم كونك مُحتجزًا هو لأنّني أقوم بمُراقبتك |