- Hayatının kayıp gittiğini hissedebiliyorum. - Öyleyse buna müsade etme. | Open Subtitles | ــ يمكنني أن أشعر بحياته تذهب بعيدَ ــ إذا لا تدعيها |
Sabırsızlığını ensemde hissedebiliyorum ve de beni acele ettirmek iyi bir fikir olmayabilir. | Open Subtitles | أستطيع أن أشعر بنفاد صبرك بجميع أنحاء مؤخرتي، وإستعجالي ليست فكرة جيّدة أبداً. |
Senin sevdiğin şeylere aitmişim gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أحب أن أشعر بأني منتمية للأشياء التي تحبها |
Çünkü kediyi gerçekten önemsediğinizi hissetmeliyim. | Open Subtitles | لأنني أريد أن أشعر أنكن تهتمون بأمر القطة بالفعل |
Ama sen buradayken kendimi mutsuz hissedemiyorum. | Open Subtitles | نعم,ولكن لا أستطيع أن أشعر بالحزن وأنت هنا. |
Ruhunu hissedebildim. O olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أستطيع أن أشعر بروحها، أعرفُ أنها كانت هي |
Ve uyandığımda, kızımı, kumu koluna böyle serpiştirirken gördüm ve kumun o hafif hissini onun teninde hissedebiliyordum ve halamın saçımı taradığını hatırladım. | TED | وعندما استيقظت، رأيت ابنتي تضع رملا على ذراعها هكذا، ويمكنني أن أشعر بدغدغة الضوء من الرمال على جلدها وتذكرت عمتي وهي تمشط شعري. |
ama şimdi, kız yanına geldiğinde senin kalp atışının hızlandığını hissedebiliyorum. | Open Subtitles | ولكن الآن أستطيع أن أشعر كيف يخفق قلبك عندما تقترب منهم |
Karanlığın içinde, etrafımdan geçen ter içindeki insanların bana değdiklerini hissedebiliyorum fakat daha fazlasını göremiyorum. | TED | أستطيع أن أشعر بالأجساد التي تفوح منها رائحة العرق تمر بجانبي في الظلمة، لا أستطيع رؤية أكثر من ذلك. |
Şu an ayaklarımı hissedebiliyorum ama hayali bir farkındalıkla. | TED | أستطيع أن أشعر بقدميّ، أستطيع الشعور بهما الآن كوَعْي وهمي. |
Göğüs kafesinin üstüne doğru daha sert ve daha yumuşak kaburga kemiklerinin arasında dolandıkça sertlik farkını hissedebiliyorum. | TED | وبينما أُمرره فوق القفص الصدري وفوق العضلات بين الأضلاع، فيتغير بين الصلب واللين بإمكاني أن أشعر بالصلابة. |
Bunu hissediyorum! İşte tamam! Her şey bizi bekliyor! | Open Subtitles | يمكنني أن أشعر بذلك هذه هي ، سيكون كل شيئ على ما يرام |
Yalnızca biriyle birkaç günlüğüne gidiyormuşum gibi hissediyorum | Open Subtitles | أريد أن أشعر بأني أسافر مع أحد ما لبضعة أيام |
Ama mesele, kendimi iyi hissetmemi istemendi ve ben de iyi hissediyorum. | Open Subtitles | لكن ما أقصده أنك أردتني أن أشعر بالتحسن من شكلي ، وأنا كذلك |
Sahadayken hissetmeliyim. | Open Subtitles | عندما أكون في الملعب، يجب أن أشعر بذلك، يجب أن أخرج ما بداخلي |
Sen beni böyle peygamber devesi gibi incelerken bir şey hissedemiyorum. | Open Subtitles | أعني ، لا أستطيع أن أشعر بالأشياء مع تدريسك لي مثل بيجي يدعو سرعوفاً. |
Ben o şatodayken, büyük aşklarını hissedebildim. | Open Subtitles | عندما كنت بداخل القلعة كنت أستطيع أن أشعر بقوة حبهما |
Bana o kadar yakındı ki. Vücudunun sıcaklığını hissedebiliyordum. | Open Subtitles | لقد كانت بهذا القرب مني, كان بإمكاني أن أشعر بالحرارة تنبثق من جسدها |
Cheryl, bak, eğer kedi hakkında senin hissettiğin gibi hissetmemi istoyorsan öyle hissetmiyorum | Open Subtitles | شيرل , إذا كنت تريديني أن أشعر بنفس الطريقة التي تشعرين بها للقط حسناً, لا أريد ذلك |
Şimdiye kadar birşeyler hissetmiş olmam gerektiğini düşünmüyor musunuz? | Open Subtitles | أعنى أنه يفترض أن أشعر بشئ الآن إلا تعتقد هذا؟ |
kendimi aptal gibi hissettim. Çünkü onu kıskanmaya hakkım yok. | Open Subtitles | وشعرت بالغباء ، لأنه ما كان عليِّ أن أشعر بالغيرة. |
kendimi hapiste gibi hissetmemi istemiyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أتريدينني أن أشعر كأنني سجين في هذا البيت ؟ |
Sizi terk ederken böyle bir eksiklik hissetmeyi tahmin etmiyordum. | Open Subtitles | لم أتوقع أن أشعر بهذا النوع من الافتقاد عندما تركتك |
Görebilseydim, seni daha iyi hissederdim. | Open Subtitles | يمكنني أن أشعر ، أتعلم ؟ يمكنني أن أشعر بكَ حقاً |
Sanırım ona yakın hissetmek istedim, Benle konuşsun istedim; okul nasıl gidiyor, | Open Subtitles | أظن أنّي أردتُ أن أشعر بالقرب نحوها أردتُ سماعها تتكلّم عن المدرسة |
Kontrolün bende olduğunu hissetmek istiyorum. | Open Subtitles | .. أنا فقط .. أحتاج .. أريد أن أشعر أنني المُسيطرة |