Lütfen benden 90 yaşındaki büyük teyzenin kulede yaşayan bir vampir olduğuna inanmamı bekleme. | Open Subtitles | رجاءً لا تتوقع منى أن أصدق أن عمتك الكبيرة ذات الـ 90 عاماً مصاصة دماء و تعيش فى البرج |
Pekala, bütün bunların doğru olduğuna ve her şeyin tekrar etmekte olduğuna inanmamı mı istiyorsunuz? | Open Subtitles | حسناً تريدني أن أصدق أن هذا حدث مرة واحدة فقط ولن يحدث ثانيةً |
- Barış Gücü ne katılcak herhangi bir oğlumum olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أصدق أن ابني انضم إلى قوات حفظ السلام. |
O an orada bulunan fizikle uğraşan bir sürü inek, "Aman Tanrım, Bu muhteçem. Bunun olduğuna inanamıyorum." diyor. | TED | وهناك كل أولئك الفيزيائيّين المهوسين يفكّرون، "يا إلهي! هذا امر لا يصدق. لا أستطيع أن أصدق أن هذا حدث." |
Bir oğlun olduğuna inanmak istedim ve hayal gücümü kullandım. | Open Subtitles | أردت أن أصدق أن لك ابناً لذلك تركت لخيالي العنان |
Belki de onun kardeşi olduğu için yetenekli bir katil olduğuna inanmak istemedim. | Open Subtitles | ربما أنا فقط لا أريد أن أصدق أن أخوها كان قادراً على القتل |
Gördüğüm ve tecrübe ettiğim onca şeyin ardından, bunun yalan olduğuna inanmayı reddediyorum. | Open Subtitles | بعد كل ما رأيته وجربته, أنا أرفض أن أصدق أن كل هذا ليس حقيقياً. |
O şeytan görünümlü uzaylının kötü birisi olmasına inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أصدق أن مخلوقا فضائيا يبدو شريرا تحول إلى سيء |
Birden bire ortaya çıkmasının sadece tesadüf olduğuna inanmamı mı bekliyorsun? | Open Subtitles | هل تريدني أن أصدق أن ظهورها المفاجيء هو محظة صدفة؟ |
Eric'in içinde iyilik olduğuna inanmamı bekleyemezsin. | Open Subtitles | لا تتوقع مني أن أصدق أن إيرك يستطيع فعل أي شيء جيد |
Tüm bunlara rağmen, hepsinin şans olduğuna inanmamı mı bekliyorsun? | Open Subtitles | و أنتَ تتوقع مني أن أصدق أن كل هذا بمحض الصدفة |
Bunun işle ilgili olduğuna inanmamı mı bekliyorsun? | Open Subtitles | هل تتوقعين مني أن أصدق أن الأمر بشأن العمل؟ |
Eğer Kristal Şato'nun burada olduğuna inanmamı istiyorsan, bana anahtarı ver. | Open Subtitles | ... إذا كنت تريدين مني أن أصدق أن قلعة الماس هنا أعطني المفتاح |
Evet, seninle ilgili yapabileceğim bir şey olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | نعم , ولاأستطيع أن أصدق أن الشجر يسقط في الغابه لن يكون للأمر علاقة بك. |
O yaşlı adamın başka ülkeden benim çizimlerimi çalmak için sızan bir shinobi olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | لاأستطيع أن أصدق أن ذلك الرجل العجوز تسلل إلى كونوها ليسرق مخططاتنا |
Geri zekalı futbolcunun hapçı olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أصدق أن المتخلف عقلياً يدمن على تلك الحبوب |
Nathan Lloyd'un bu işin içinde olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أصدق أن ناثان لويد مشترك في هذا |
Havanın bu kadar güzel olduğuna inanmak zor. | Open Subtitles | من الصعب أن أصدق أن يكون اليوم بهذا الجمال |
Ruhun çok genç. 25 yaşında olduğuna inanmak çok zor. | Open Subtitles | روحك شابة جداً من الصعب أن أصدق أن عمرك 25 سنة |
Babamın tamamen iflah olduğuna inanmayı seçtim. | Open Subtitles | إخترت أن أصدق أن والدي أصبح مستقيماً بالفعل |
Bütün galaksinin bize düşman olduğuna inanmayı reddediyorum. | Open Subtitles | أرفض أن أصدق أن المجرة بأكملها تحولت ضدنا |
Evimin başına böyle bir şey gelmiş olmasına inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا فقط لا يمكننى أن أصدق أن هذا حدث لمنزلى |