Geldi ve Kızının öğrenci olarak umut vaat ettiğini fark etmeye başladı. | TED | أتى وبدأ يلاحظ أن ابنته لها مستقبل واعد كطالبة. |
Prens Kazım Kızının bu saatte uyanık olduğunu bilseydi! | Open Subtitles | لو علم الأمير قاسم أن ابنته مستيقظة حتى هذه الساعة |
Küçük Kızının ev diye gelebileceği hiç yerinin olmadığını söylemişti. | Open Subtitles | وقال أن ابنته الصغيرة ليس لها مكان تعود إليه |
(Daniel) Bir baba Kızının kendini boğmaya çalıştığını bilmelidir. | Open Subtitles | يجب ان يعرف الأب أن ابنته تحاول إغراق نفسها |
Kızının şunun bir arkadaşıyla birlikte onu sürüklediğini gördüğünü söyledi. | Open Subtitles | وقال أن ابنته رأت هذا الأخ وصديقه يأخذونه |
Kızının yıllar önce bu gösteride olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | يقولون أن ابنته كان في العرض .قبل سنوات مضت |
Kızının yakında yetim kalacağını bilmek beni gerçekten üzüyor, ama bunu çevirme. | Open Subtitles | عندما أفكر أن ابنته التي كان يتحدث عنها ستصبح يتيمه لكن لا تترجم له هذا الشيء |
Sence Norman Sontag Kızının kandırıldığını anladı mı? | Open Subtitles | وأنت تعتقدين أن نورمان سونتاغ اكتشف أن ابنته كان يجري خداعها؟ |
Kızının bu kadar kolay bir şekilde manipüle edilebileceğini düşünüyorsan babamı hiç tanımıyormuşsun. | Open Subtitles | أنتم لا تعرفون أبي على الإطلاق لو فكرتم أن ابنته من السهل التلاعب بها |
O saf ve sevgili küçük Kızının, evli bir adamla ahlaksız bir ilişkisi olduğunu neden söylemeyecektim ki? | Open Subtitles | لم لا أخبره، أن ابنته البريئة العزيزة الصغيرة كانت على علاقة غرامية مع رجل متزوج؟ |
Cevabı arkadaşlarımdan birinin bana genç Kızının çok ürkek bir yapıya sahip olduğunu yakınmasıyla aldım. Kızının ürkek olduğunu ama bunun da ötesinde ailelerinin kızlarından daha çok ürkek olduklarını fark ettim. | TED | الآن بدأت الإجابة تتضح عندما جاء صديق لي يشتكي أن ابنته الصغيرة كانت تخاف بشدة، ومن هنا بدأت ألاحظ، أجل، الإبنة كانت قلقة، لكن إضافةً لهذا، كان الآباء أيضًا كذلك. |
Ve dedim ki, ''Eğer bütün bunları koyarsanız, ben de götürüp ona teslim edeyim, eğer kim olduğunu bulursanız,'' çünkü bütün bildiğim ismi Ray'di, ve de bu şarkı ve de Kızının üzgün olduğu. | TED | وقلت, "إن جمعتم كل شيء هنا, سأوصله له, إن تمكنتم من معرفة من هو هذا الشخص," لأن كل ما كان عندي هو أسمه الأول, راي, وهذا المقطع الصوتي الصغير وحقيقة أن ابنته كانت منزعجة. |
Başından beri, Kızının onu bulmaya çalışacağını biliyorduk. | Open Subtitles | كنا نعلم أن ابنته تريد أن تلتقي به. |
Gibbs ona Kızının burada olduğunu ve onu görmek istediğini söyledi mi? - Hayır. | Open Subtitles | هل أخبره "غيبس" أن ابنته كانت هنا وأنها تريد أن تقابله؟ |
Kızının öldüğünü öğrenince komandoluk taslamaya başlamış. | Open Subtitles | اكتشف أن ابنته ماتت فأصبح يتصرّف كمغوار |
Çünkü Kızının kalp nakline... ihtiyacı var. | Open Subtitles | إذ أن ابنته الصغيرة تحتاج إلى عملية زرع قلب -أتموت؟ |
Kızının iyi olduğundan emin olmak istiyor. | Open Subtitles | يريد أن يتأكد أن ابنته بخير |
New York'a gidecek... ve Brom Garret'ın akrabalarına, çok üzgün olduğunu... ama oğullarını Kızının öldürttüğünü söyleyecek. | Open Subtitles | فإنه سيذهب إلى مدينة (نيويورك) ويخبر آل (بروم غاريت) بأن قلبه ينفطر لإخبارهم أن ابنته تسببت بقتل ابنهم |
Ona Kızının aradığını ve... onu çok sevdiğini söyler misiniz? | Open Subtitles | أخبريه أن ابنته اتصلت ...... وأنها |
Kızının öldüğünü söylemek için? | Open Subtitles | لتخبروه أن ابنته قد ماتت |