Bu da Dünya'nın evrenin merkezinde olduğu kuramını boşa çıkarmış oldu. | TED | وأدى هذا الاكتشاف إلى استبعاد نظرية أن الأرض هي مركز الكون. |
Kay, Dünya kötü durumda ve belki de sadece sen kurtarabilirsin. | Open Subtitles | .أعتقد أن الأرض في خطر و أنك الوحيد لقادر علي إنقاذها |
Söylediği sadece, "Yasak, ve Dünya bir gün yarılacak" oldu. | Open Subtitles | قال فقط : إنها محرمة و أن الأرض سوف تنشق |
Bu sabah gördüğünüzde yerin hareketsiz olduğunu söylediniz, sadece bir parça toprak. | Open Subtitles | ,سبق و أن قلت أن الأرض ساكنة مجرد بقعة من التربة, عندما رأيتها هذا الصباح |
Böylesine huzur dolu toprakların depremlerle ve savaşla nasıl da paramparça olabileceğini anlamasını istemiştim. | Open Subtitles | أردتها بأن تفهم كم أن الأرض السلمية من الممكن أن تتحطّم بالزلازل والحرب |
Biz uzayda doğduk. Dünyada kimsenin yaşayamayacağı söylenmişti. | Open Subtitles | "ولدنا في الفضاء، أخبرونا أن الأرض غير مأهولة للعيش، |
Bu sorun, Dünya'yı evrenin merkezi olarak görürseniz ortaya çıkıyor. | Open Subtitles | هذه المشكلة ظهرت لأنهم يرون أن الأرض تستوي كمركز الكون |
Onu kafamın içine keseceksin, o Dünya'nın önce gelmesi lazım. | Open Subtitles | لقد حفرت في رأسي، أن الأرض يجب أن تأتي أولا |
Dünya turunu 24 saatte tamamlar, yani biz gezegen üzerindeki her noktayı her 24 saate bir tarıyoruz. | TED | بما أن الأرض تكمل دورتها كل 24 ساعة فإننا سنمسح كل نقطة على السطح كل 24 ساعة |
Eskiden Dünya'nın düz olduğunu düşünürdük, çünkü öyle gözüküyordu. | TED | فكرنا أن الأرض مسطحة لأننا أحسسنا بها كذلك |
Antik Yunanlar bize evrenin merkezinde Dünya'nın olduğunu anlattılar. | TED | ولقد أخبرنا اليونانيون القدامى أن الأرض هي مركز الكون. |
Başlangıçta insanlar Yer'in aşağıda göğün ise yukarıda olduğunu fark etti ve hem Güneş hem Ay, Dünya'nın etrafında dönüyor gibiydi. | TED | أولاً، لاحظ البشر أن الأرض في الأسفل، والسماء في الأعلى، وأن كلا الشمس والقمر يقوم بالدوران حولهما. |
Ancak Dünya döndükçe ekvatordan Kuzey Kutbu'na hareket eden hava doğuya doğru, aşağıya doğru hareket eden hava batıya doğru yön değiştirir. | TED | لكن بما أن الأرض تدور، فالهواء المتحرك من خط الاستواء باتجاه القطب الشمالي يتجه شرقًا، والهواء المتجه عكسه يتجه غربًا. |
Bu da Dünya ve Ay'ın aynı materyallerden oluştuğu anlamına geliyor. | TED | مما يعني أن الأرض والقمر يتكونان من نفس العناصر. |
Adını Hestia adlı tanrıçadan aldı, Yunan, aile ocağı tanrıçası, çünkü Dünya'nın da öyle olduğunu düşünüyoruz. | TED | تيمنًا بالإلهة هيستيا، الإلهة اليونانية للموقد والبيت، لأننا نعتبر أن الأرض صارت كذلك. |
Yani 3 milyar yıl önceki, gerçekte hayatın başlamasından önceki donmuş Dünya olabilir. | TED | لذلك يمكن أن الأرض كانت متجمدة قبل ثلاثة بلايين عام قبل أن تبدأ الحياة عليها. |
Hayır, gerçekten yerin oynadığını hissettim. | Open Subtitles | لا ، لقد شعرت حقاً أن الأرض تتحرك |
Hayır, gerçekten yerin oynadığını hissettim. | Open Subtitles | لا ، لقد شعرت حقاً أن الأرض تتحرك |
Ancak komik olan şeyse bu ilkel toprakların sinsi sıçanları kendine çekmesi. | Open Subtitles | لكنّ ما يثير السخرية... أن الأرض التي تفتقرُ التحضّر... تجذُب الخونةَ المتوارون. |
Bu Dan ve Sakson birlikteliği, bu toprakların tüm insanlar için olduğunu kanıtlayabilsin diye dua edelim. | Open Subtitles | لنصلي لهذا الاتحاد بين (الدانماركيين) و(الساكسونين) يمكن أن يُظهر أن الأرض لجميع الناس |
Dünyada kimsenin yaşayamayacağı söylenmişti. | Open Subtitles | "أخبرونا أن الأرض ليست مأهولة" |
Dünyada kimsenin yaşayamayacağı söylenmişti. Buraya ayak bastığımızdan beri hayatımız için savaşmadığımız bir dakika yok. | Open Subtitles | "أخبرونا أن الأرض غير مأهولة" |