internet'in varolma nedeni, kedi videosu paylaşmaktır diye bayat bir şaka vardır. | TED | هناك مزحة قديمة تقول أن الإنترنت موجود ليسمح بمشاركة مقاطع فيديو للقطط. |
Biz de diyoruz ki, İnternet sınırları ihlal eden bir teknolojidir. | TED | إذن نحن نفترض أن الإنترنت هي تقنية مخترقة للحدود. |
İnternet ve oluşturduğu yeni medya işlerin daha hızlı ve ucuz olması hususunda çok etkili olduğu doğru. | TED | صحيح أن الإنترنت و الإعلام الجديد مفيد للغاية لجعل الأمور أسرع و أرخص. |
Hepimiz, internetin, zaman kadar mekân algısını da daralttığının farkındayız. | TED | وكلنا نعلم أن الإنترنت قد تقلصت مساحة فضلا عن الوقت. |
Ama bugün tartışmamız gereken ve gerçekten önemli olan internetin vatandaş-merkezli bir tutum içerisinde gelişmesini nasıl sağlayabileceğimizdir. | TED | السؤال الملح الذي ينبغي أن يطرح اليوم هو كيف نتأكد أن الإنترنت ستتطور بشكل يعتمد على المواطن لا الحكومة. |
Ancak geri kalanımız biliyor ki İnternet gerçekten çirkin bir yer olabiliyor. | TED | لكن بقيتنا يعرف أن الإنترنت يمكن أن تكون مكانا قبيحا حقا. |
Kısa hayatı sebebiyle unutulması kolaydır ama İnternet son 30 yılda birçok kez değişmiştir. | TED | ونظرًا لقصر عمر الإنترنت، يسهل نسيان أن الإنترنت قد تغير عدة مرات خلال الثلاثين عامًا الماضية أو أكثر. |
Bilirsiniz, İnternet bilgiyi demokratikleştirir derler. | TED | يقولون أن الإنترنت يتيح مشاركة المعلومات بكل ديموقراطية. |
CA: Öyleyse internet buna kesinlikle katkı yapıyor. | TED | كريس أندرسن: وهكذا من المؤكد أن الإنترنت يساهم في ذلك. |
Burada açık bir ders var. Bu da; internet Bay Su Sıçratan Pantolon'u seviyor. | TED | لذا، كان هناك درساً واضحاً هنا. وهي أن الإنترنت تحب مستر إسبلاشي بانتس. |
Kesinlikle kabul olurdu internet mayhoş büyüklüğünde. | Open Subtitles | لقد كان بالتأكيد سيضع في إعتباره أن الإنترنت يعتبر محيطا جيدا |
Keşke internet açık olsaydı sana ne olduğunu araştırırdım. | Open Subtitles | كنت أتمنى أن الإنترنت مازال يعمل كي أعرف أيا كان ما حل بكِ. |
Sivil internet ve askeri internet birbirinden ayrıdır. | Open Subtitles | حسنًا.أن الإنترنت المدني و الإنترنت العسكري شيئان منفصلان تمامًا |
Demek istediğim şu internet inanılmaz bir olay. | Open Subtitles | ما قصدت قوله أن الإنترنت شيء رائع |
Bence internet gözünün yaşına bakmamıştır. | Open Subtitles | أتصور أن الإنترنت لم يكن شديد اللطف |
Ve internet hakkında konuştuğumuzda, evet, bu doğrudur, internet hepimizi birbirimize bağladı, ama biz biliyoruz ki internet, üyesi olduğunuz politik toplulukta ömür boyu kalabileceğiniz yankı odaları ve politik gettolar oluşturmaktadır. | TED | وعندما نتحدث عن الإنترنت نعم، صحيح، أن الإنترنت أوصلنا جميعا بعضا ببعض ولكننا كذلك نعلم أن الإنترنت خلق فقاعات الحوارات تلك و القواقع السياسية والتى يمكن أن تقبع فيها طوال عمرك مع المجتمع السياسي الذي تنتمي له. |
Ve bunun işe yaramamasının ana nedeni İnternetin kimsenin düşünemeyeceği kadar güçlü ve popüler bir hale gelmesiydi. | TED | والسبب الرئيسي الذي جعلها لا تعمل هو أنه قد اتضح أن الإنترنت أكثر شعبية وأكثر قوة مما قد يتصوره أي شخص. |
Bugün, çoğumuzun inanmak istediği şey İnternetin özel bir alan olduğudur; değil. | TED | واليوم، الكثير منا يود أن يعتقد أن الإنترنت هو مكان خاص؛ هو ليس كذلك. |
Şimdilerde internetin devasa, ıslah edilemeyen bir çöplük yangını olduğunu söylemek daha popüler. | TED | واليوم إنه من الشائع أكثر القول أن الإنترنت بمثابة حاوية قمامة ضخمة محترقة لا يمكن إصلاحها. |
İnternetin tamamen iyi ve tamamen kötü olmak için fazla engin ve karmaşık olduğunu biliyoruz. | TED | نعلم أن الإنترنت شاسع ومعقد جدًا لأن يكون جيدًا أو سيئًا في كل شيء. |
Filminizdeki Bay Edelstein karakteri ile internetin insanları birbirinden uzaklaştırdığını göstermek istediniz? | Open Subtitles | أردت وجود السيد ادلشتاين في الفيلم لإظهار أن الإنترنت يعزل الناس |