"أن الذهاب" - Traduction Arabe en Turc

    • gidip
        
    • gitmek
        
    California'ya gidip Donna'yı kurtarmak... duyduğum en romantik şeylerden biri olsa da. Open Subtitles على الرغم من أن الذهاب لكالفورنيا لإنقاذ دونا هو من أفضل الأشياء الرومانسية التي سمعت عنها مطلقا
    Yarın sempozyuma gidip, birini gündüz gözüyle öldürmek, sadece benim için mi kötü fikir? Open Subtitles هل هو أنا فقط ، أم أن الذهاب إلى معرض تكنولوجيا الغد اغتيال شخص في وضح النهار يبدو كفكرة سيئة ؟
    Kraliçe olarak gidip onlarla konuşacağım. Open Subtitles يمكنني أن الذهاب إليهم كملكة وإجراء نداء شخصيا
    Ondan sonra morga gitmek bir daha hiç eğlenceli olmadı. Open Subtitles أنا واثق أن الذهاب للمشرحة بعد ذلك لم يعد ممتعاً
    Hayır, bence New York'a gitmek iyi bir fikir değil. Open Subtitles لا, أنا لا أعتقد أن الذهاب إلى نيويورك فكرة جيدة
    Havuza gitmek, beysboldan sonra yapılabilecek en iyi şeydi. Open Subtitles نحن أعتبرنا أن الذهاب لحمام السباحة كان ثانى أفضل شىء نفعله
    İşe gidip gelmek seni mahvediyor gerçekten değil mi? Open Subtitles أن الذهاب إلى المكتب يجعلك تشعر بالتعب حقاً، أليس كذلك؟
    Ve bir alış veriş merkezindeki kiralık bir ofise gidip yüzeysellik abidesi birinden hangi kelimelerin hangi duyguları temsil ettiğini dinlemenin şimdiye kadar kimseye bir yardımı dokunduğunu düşünmüyorum. Open Subtitles ولا أعتقد أن الذهاب إلى مكتب مستأجر في مركز تجاري للاستماع إلى بعض عامل من المتوسط شرح الكلمات التي تعني المشاعر
    gidip onu almanın doğru şey olduğunu sanmıştım. Open Subtitles اعتقدت أن الذهاب لأحضاره كان الشيء الصائب
    gidip onu almanın doğru şey olduğunu sanmıştım. Open Subtitles اعتقدت أن الذهاب لأحضاره كان الشيء الصائب
    Iron Heights'a gidip Jesse ile konuştuktan sonra babanla ilgili hislerinin tekrar kabardığını biliyorum. Open Subtitles -هل تعرف؟ أعرف أن الذهاب إلى (سجن( آيرونهايتس.. والتحدث مع السيد (جيسي) أحضر لك مشاعرك لوالدك
    Meksika'ya gidip çocuklara yardım etmenin çok önemli olduğunu. Open Subtitles أن الذهاب الى المكسيك لمساعدة الأطفال... مهم جداً... .
    Iron Heights'a gidip Jesse ile konuştuktan sonra babanla ilgili hislerinin tekrar kabardığını biliyorum. Open Subtitles أعلم أن الذهاب إلى سجن (آيرون هايتز) وتكلم مع سيّد (جيسي) راودتك مشاعر بشأن والدك.
    Çin'e gitmek nasihat sebebi, biliyorum. Ama başka seçeneğim yoktu. Open Subtitles أعرف أن الذهاب إلى الصين يستدعي محاضرة مهمة لكن لم يكن لدي الخيار
    Ben de. Eyalet şampiyonasına gitmek isterdim. Open Subtitles أنت وأنا ايضا جزء مني ، يريد أن الذهاب للولاية
    gitmek istediğim bir kolej bulacağım. Open Subtitles و سأعثر على كلية التي أريد أن الذهاب إليها
    Bence havuzda yüzmeye gitmek oldukça güzel bir şey. Open Subtitles أتعلم، أعتقد أن الذهاب لحوض السباحة هو تصرف جيّد جدا.
    Canım, aldığımız temizlik malzemesi miktarına bakarak bu düğüne gitmek senin için çok zor olacak. Open Subtitles عزيزتي ,أدركتٌ من كم المنظفات التي أشتريناها للتو أن الذهاب لذلك الزفاف سيكون شاقاً عليكِ
    Sadece festivale gitmek istediğimi söyledim. Open Subtitles كل ما قلته كان أنني أريد أن الذهاب إلى المهرجان
    Biliyorum, doktora gitmek hoşuna gitmiyor ama... Open Subtitles حسنا، أنا أعرف أن الذهاب الى الطبيب ليس شيء مفضلا عندك في العالم، ولكن

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus