Nöropatoloji muayenesi kurbanın yandaki beyin lobundaki bir damar tıkanıklığına yenildiğini gösteriyor. | Open Subtitles | بحثي أثبت أن الضحية مصاب بمرض عصبي في الفص السفلي في دماغه |
kurbanın başka bir yerde öldürüldüğünden daha sonrada buraya getirildiğinden eminiz. | Open Subtitles | نحن متأكدون أن الضحية قتلت في مكان آخر وجلبت إلى هنا. |
Şiddetli karaciğer kanaması bize kurbanın içinin deşilirken hala hayatta olduğunu gösterir. | Open Subtitles | بعض تخثر الكلى يقترح أن الضحية كانت مازالت حية عندما نزع جلدها |
Kurban Asyalı olduğuna göre üstünde Çince karakterleri olan bir kâğıt bulman mantıklı. | Open Subtitles | بما أن الضحية آسيوية من المنطقي أن نجد ورقة تحتوي على كتابة صينية |
Yani maktul, ona yakın birinin saldırısına uğramış olabilir. | Open Subtitles | أوه، مما يعني أن الضحية قد تم هاجم من قبل شخص قريب لها. |
Bu silah, kurbanı doğal nedenlerden ölmüş gibi gösterebilir. | Open Subtitles | وهذا يُظهر أن الضحية قد ماتت لأسباب طبيعية |
Asıl öldürülmek istenenin Nick olduğunda şüphe yok sanırım? | Open Subtitles | أفترض أنه لا يوجد شك من أن الضحية "المفترضة كانت "نيك |
Kafatası büyüklüğü ve çene kemiğinin kavisi kurbanın Kafkasyalı bir kadın olabileceğini gösteriyor. | Open Subtitles | من حجم الجمجمة و تقوس الفك الأعلى يبدو أن الضحية هي أنثى قوقازية |
kurbanın düşmesini bir kenara atarsak iyi bir iskelet sağlığı var gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أن الضحية يملك هيكلا عظميا ممتازا، بغض النظر عن الإصابات جرّاء السقوط. |
Bundan da kurbanın uzun süredir zincirlendiği olduğu sonucu çıkıyor. | Open Subtitles | مما يشير إلى أن الضحية قيدت لفترة طويلة من الزمن |
Komşulardan biri, kurbanın yakın bir otelde temizlikçi olarak çalıştığını söyledi. | Open Subtitles | أحد الجيران قال أن الضحية كانت تعمل كخادمة في موتيل قريب |
Ayrıca, kurbanın katili baştan çıkarmasının konuyla ne ilgisi olduğunu anlamıyorum. | Open Subtitles | على أى حال , إننى لا أرى أن الضحية تغوى القاتل . بشكل صحيح |
Amacımız kurbanın sanıktan korktuğunu kanıtlamak. | Open Subtitles | نيتنا مع السيد تاكر أن نظهر أن الضحية كان خائف من المتهم |
Bu kadar kan, kurbanın burada öldürüldüğünü gösteriyor. | Open Subtitles | حسنا,هذه الكمية من الدماء تشير أن الضحية قُتلت هنا |
kurbanın birkaç kat ince giysi giydiğini söylememiş miydin? | Open Subtitles | قلت أن الضحية كانت ترتدي طبقات رقيقة من الثياب,صحيح؟ |
Şirkettekiler, kurbanın arabayı üç gün önce bıraktığını söyledi. | Open Subtitles | تقول الشركة أن الضحية أخرج السيارة قبل ثلاثة أيام |
Görünüşe göre, Kurban otelden ayrıldı, aracına geldi ve 'buuumm'. | Open Subtitles | يبدو أن الضحية غادر الفندق ليصل إلى سيارته ثم انفجر |
Sence Kurban ile bu şekilde bir bağlantısı olabilir mi? | Open Subtitles | أتظنين أن الضحية يمكن ان تكون متعلقة بهذا بطريقة ممكنة؟ |
Bu rakamlara bakılırsa, maktul ölümünden saatler, belki de dakikalar önce kokain almış. | Open Subtitles | وبناء على هذه الأرقام نقول أن الضحية أخذت كوكاين خلال ساعات أو دقائق قبل الوفاة. |
Hodgins maktul öleli en az bir ay olmuş dedi ama babası iki hafta önce kayıp bildirimi yapmış. | Open Subtitles | - هودجينز أن الضحية قد توفى لمدة شهر على الأقل، ولكن والدها ذكرت فقط اختفائها قبل أسبوعين. |
Üzerindeki belgeler kurbanı... Meredith Roberts olarak tanımlıyor. | Open Subtitles | الوثائق الموجودة مع الجثة تقول أن الضحية هو ميريديث روبرتس |
Asıl öldürülmek istenenin Nick olduğunda şüphe yok sanırım? | Open Subtitles | أفترض أنه لا يوجد شك من أن الضحية "المفترضة كانت "نيك |
Bence, kurbanımız bu efsaneleri yıkarak oldukça yararlı bir iş yapıyormuş. | Open Subtitles | أعتقد أن الضحية كان يقدم خدمات قيمة بكشفهِ للخرافات |
Kübalı Katolik önderler de kullanmıştı. Bu da kurbanımızın siyasi tutuklu olduğu anlamına gelebilir. | Open Subtitles | للتمرد المناهض لكاسترو و هذا يعني أن الضحية كان سجين سياسي |