Ama Bay Welch sizinle çalışmanın yaz okulu yerine geçebileceğini söyledi. | Open Subtitles | ولكن السيد ويلش قال أن العمل معك يمكن أن يأخذ مكانه |
Dediğim gibi, ben çok çalışmanın başarının anahtarı olduğuna inanırım. | Open Subtitles | كما كنت أقول أعتقد أن العمل الجاد هو مفتاح النجاح |
Onlarla birlikte çalışmanın onlar için çalışmaktan farklı olduğunu anlamak zorundasın. | Open Subtitles | عليك أن تدرك حقيقة أن العمل معهم ليس مثل العمل لديهم |
İşler iyi göründüğü kadarıyla. | Open Subtitles | إنه لطيف للغاية. أرى أن العمل يسير على ما يرام |
Tanrı aşkına, herkes mesaiye kalıyor! Ben de hep kalıyorum! | Open Subtitles | أوه، لأجلكم الله، و الجميع أن العمل في وقت متأخر. |
Ayrıca, iki haftada sadece dört gün çalışmak virüsün farklı insanlara ulaşabileceği süreyi kısıtlıyor ve bu çok güçlü bir etki. | TED | كما أن العمل لمدة 4 أيام فقط خلال أسبوعين يخفض الوقت الذي يملكه الفيروس لينتقل إلى الآخرين، وهذا له تأثير كبير. |
Living Goods gibi diğer ortaklarla birlikte çalışmanın bu sorunu gerçekten çözmemize yardımcı olacağını fark ettik. | TED | أدركنا أن العمل بالشراكة مع آخرين مثل ليفينج جوودس سيساعدنا حقًا على حل هذه المشكلة. |
Böylece, çalışmanın gizliliği hiçbir şekilde ihlal etmediğine, ve çalışmanın bütünlüğünün aynı kaldığına emin oldum. | TED | لذا فقد تحققت أن العمل لا يوجد به شبهة بأي شكل, وأن نزاهة العمل بقيت كما هي |
Belki bu beni biraz taraflı yapıyor ancak BM ile çalışmanın başarıya götüreceğini söyleyebilirim. | TED | ربما هذا ما يجعلني منحازا قليلاً لكن يمكنني أن اخبركم أن العمل مع الامم المتحدة قد يقود للنجاح |
İngilizlerin bankacılık sektöründeki deneyi evden çalışmanın hiç yoktan iyi bir uygulama olduğunu gösterdi. | TED | على الأقل الخطة البنكية البريطانية أظهرت أن العمل من المنزل ممكن أن يساعد. |
Bak, burada çalışmanın cennet gibi olmadığını biliyorum, ama bir yemin ettin ve yeminin bozdun! | Open Subtitles | اسمع، أعلم أن العمل هنا ليس نعيماً و لكنك حلفتَ يميناً و خرقته |
Vaaz vermek gibi olmasın, ama senin yaşındayken çalışmanın önemli olduğunu bilirdim. | Open Subtitles | لا أريد أن أعظك، لكن عندما كنت في عمرك كنت أعرف أن العمل مهم للغاية |
Teknemde onunla birlikte çalışmanın eğlenceli olacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | ظننت أن العمل علي القارب معه سيكون ممتعاً |
Sığır çobanları geldiğinde işler artar biliyorsun. | Open Subtitles | تعرف أن العمل يزداد عندما يصل رعاة البقر إلى البلدة |
İşler böyle iyi oldukça sanırım kiraları yükselteceğim... siz iki s.kik aksak göt için. | Open Subtitles | بما أن العمل جيد أفترض أنه يجب علي أن أرفع السعر على كليكما أيها الداعران |
Ama arkadaşları gelmeye devam etti. Ben de işler yürüsün diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | لكن أصدقاؤه يظهرون كثيراً وفكرت بنفسي طالما أن العمل قد إنتهى |
Deacon'ın mesaiye kalması gerekti. | Open Subtitles | أوه، لماذا؟ الشماس أن العمل في وقت متأخر من جديد. |
Tüm motorlu taşıt bürolarına fazla mesaiye kalmalarını ve elemanlarının, eşleşen birini bulana kadar gün boyu ehliyet resimlerine bakmalarını beklediğimi söyleyin. | Open Subtitles | وقل لهم أن العمل بعد الدوام موافق عليه ونتوقع منهم وان يدققوا في كل رخص السيارات على مدار الساعه |
Ama görünen o ki bir siyasi kargaşa bölgesinde çalışmak daha fazla riskli bulunuyor. | TED | ولكن يبدو، أن العمل في مكان غير مستقر يُعَدُ في غاية الخطورة. |
Doğal programlanmaya göre oyun oynamanın tersi çalışmak değil, depresyon. | TED | و الآن فإن البرناج يقول أن العمل ليس هو معكوس اللعب, إنه الاكتئاب. |
Kendisi beni dikkatlice süzüp çalışmak isteyip istemediğimi sordu. | Open Subtitles | وقالت انها درست وسألني إذا أردت أن العمل بالنسبة لها. |