Kuantum mekaniğine göre madde sürekli olarak ve her an oluşturulup yok ediliyor. | TED | ويخبرنا علم ميكانيكا الكم أن المادة تُخلق وتُدمر طوال الوقت، في كل لحظة. |
Aslında şunu söylüyor: Kütle, yoğunlaşmış enerjidir ve madde ile enerji birbirlerine dönüşebilir; tıpkı kur farkları çok büyük olan iki para birimi gibi. | TED | ببساطة تقول أن المادة هي عبارة عن طاقة مركزة، و أن المادة والطاقة قابلتان للتغير؛ كعُملتين و بينهما فارق كبير. |
madde yaşamı vücuda getirirken, yaşam tek hücrelere, tek hücreler de dizgilere dönüşür. Bu dizgiler zincire, zincirler de ağ örgüsüne dönüşür. | TED | أعتقد أن المادة تولد الحياة الحياة تصبح خلايا وحيدة، الخلايا الوحيدة تصبح خيوطا الخيوط تصبح سلاسل، السلاسل تتشابك |
Elimizde olan tüm kanıtlar, karanlık maddenin orada olduğunu söylüyor ve gökleri dolduran o güzel sarmal galaksilerde olan bir sürü şeyi açıklıyor. | TED | كل الأدلة التي نملكها تثبت أن المادة المظلمة موجودة وذلك يتمثل في كثير من الأشياء في تلك المجرات اللولبية الجميلة التي تملؤ السماء. |
Şu noktada altını çizmek istediğim şey öncelikle karanlık maddenin ve karanlık enerjinin farklı şeyler olduğu. | TED | الان ، في هذه المرحلة ، أريد التأكيد لكم أولا ، أن المادة المظلمة والطاقة المظلمة شيئان مختلفان تماما ، نعم. |
Çünkü bu galaksilerin sadece varlıkları bile bize, karanlık maddenin çok hızlı ilerliyor olamayacağını ve normal madde ile çarpıştığında fazla bir şey olmadığını gösteriyor. | TED | لأن مجرد وجود هذه المجرات يخبرنا أن المادة المظلمة لا تتحرك بشكل سريع، وأنه لا يحدث الكثير عندما تصطدم بالمادة العادية |
Ama ilginçtir ki karanlık madde her yerde muhtemelen burada bile var. | TED | حسنًا، المثير للاهتمام هو أن المادة المظلمة تُحيط بنا في كل مكان وعلى الأرجح هنا أيضًا. |
O esnada evren o kadar hızlı genişliyordu ki ortaya çıkan madde yok edilemedi. | TED | في ذلك الحين، كان الكون يتوسع بشكلٍ سريع لدرجة أن المادة التي خُلقت أصبحت لا يمكن تدميرها. |
Sanırım madde katılaşma öncesi gaz halinde salıverilmiş. | Open Subtitles | أظن أن المادة قد أطلقت في حالة غازية قبل التصلّب. |
Karanlık madde bizi birarada tutmaya, çabalerken, bu güç tüm evreni yok etmeye hazırlanıyor olabilir. | Open Subtitles | في حين أن المادة المظلمة تحاول أن تبقينا متماسكين فهذه القوة ربما تكون مدمرة للكون كله |
Artık karanlık maddenin evrenin varlığı için kritik bir madde olduğu kesin. | Open Subtitles | من الواضح الآن أن المادة المظلمه هي من مكونات الكون الحيويه |
Karanlık madde vücudundaki bomba parçacıklarıyla bütünleşmiş olmalı. | Open Subtitles | لابد أن المادة السوداء إتحدت مع جزيئات القنبلة داخل جسمك |
maddenin solucan deliğinde tek yönlü ilerlediğine bu kadar emin olmana sebep olan nedir? | Open Subtitles | ما الذي جعلك متأكدًا أن المادة تستطيع السفر في اتجاه واحد فقط خلال ثقب دودي |
maddenin, sonsuza kadar daha küçük parçalara bölünemeyeceğine inanıyordu. | Open Subtitles | كان يعتقد أن المادة غير قابلة للانقسام إلى قطع أصغر إلى ما لا نهاية |
Einstein maddenin zamanda sürüklendiğinin, bir nehrin yavaş yeri gibi yavaşladığının farkına vardı. | Open Subtitles | أدرك أينشتاين أن المادة تجذب الزمن تبطئه مثل الجزء البطيء من النهر |
Ve yaptığında, karanlık maddenin bizim için hayal ettiğimizden daha da önemli olduğunu anlayacağız. | Open Subtitles | وعندما فعل، قد اكتشفنا أن المادة المظلمة مهمة إلينا أكثر مما كنا نتخيل |
Baktığımızda onların aynı yerde, sıradan maddeninin, karanlık maddenin iskelesinde bulunduğunu görüyoruz. | Open Subtitles | وما أكتشفناه عندما طابقناهما أنهما في نفس المكان أن المادة الطبيعية |
Ama daha da heyecanlı olanı bunun karanlık maddenin hayal edebileceğimizden daha ilginç olduğunu açığa vurması. | Open Subtitles | ولكن الأكثر تشويقا أن هذا بيّن أن المادة المظلمة أكثر غرابة من تخيله أي شخص |
Evrenin yarı yolu karşısındaki kozmik felaketler karanlık maddenin olduğunu ve bildiğimiz herşeyden farklı olduğunu kanıtladı. | Open Subtitles | الكارثة الكونية على بعد منتصف الكون أثبتت أن المادة السوداء هناك وليست كأي شيء نعرفه |