Bu küçük şey için içeri gelmek ister misin? | Open Subtitles | هل تحب أن تدخل في ذلك الشيء الصغير الآن؟ |
Bugün Joseph'in ölü genleriyle ilgili bir şey duydum ki bunlar içeri girip hücrelerin yeniden oluşmasını engelliyorlarmış. | TED | سمعت اليوم عن جينات الموت لجوزيف و التي يجب أن تدخل و تقتل تكاثر الخلايا. |
Bu iş düşündüğünüz kadar kolay değil. Stüdyoya girip doğrudan şova çıkmak... | Open Subtitles | الأمر ليس سهلاً كما تعلم أن تدخل للأستديو, إلى عرض حىّ مباشرةً |
Bayım, lütfen oraya gitmeden önce izin verin açıklayayım. | Open Subtitles | سيدى, أرجوك, قبل أن تدخل إلى هناك أنا فقط أريد أن أشرح لك |
İçeri girmeden önce sana birkaç şey söyleyebilir miyim? | Open Subtitles | قبل أن تدخل إليه , هل تمانع بأن أطلعك على بعض الأمور؟ |
Ameliyata, öleceğini düşünerek giremezsin. | Open Subtitles | لا يمكنكَ أن تدخل إلى عملية تعتقد أنك ستموت |
İçeri girmek için tarihten bir çift gibi giyinmek gerekiyor. | Open Subtitles | هل تستطيع الذهاب معي؟ لأنه يمكنك أن تدخل إن كنت ترتدي مثل لباس زوجان قديمان |
Belki, çatıya geri dönmen gerekiyor mu bilmiyorum ama... içeri gelmek istiyorsan ve... bir bardak kahve... ya da neyse... | Open Subtitles | ربما , أنا لا أعرف إذا كان عليك العودة للسطح لكن... لكن إذا أردت أن تدخل ... من أجل قهوة |
Belki biraz atıştırmak için içeri gelmek ister misiniz? | Open Subtitles | هل تود أن تدخل لفترة وجيزة، ربما؟ |
- Bilgisayarıma girip benim gördüğüm her şeyi görebilir misin? | Open Subtitles | هل بوسعك أن تدخل إلى حاسوبي وترى كُل ما أراه؟ |
Bak, tek dediğim bir daha anomaliye gitmeden önce en azından veri toplamam için bana bir şans vermen. | Open Subtitles | أنظر, كل ما أقوله هو أنه قبلَ أن تدخل عبرَ هالة أخرى على الأقل إمنحني الفرصة لجمع المزيد من البيانات |
İçeri girmeden önce üzerine dök, yoksa başladığımız yere geri döneriz. | Open Subtitles | إمسح جسمك بها قبل أن تدخل الى البيت والا فستعود من حيث بدأت |
Birinin evine davet edilmeden giremezsin. | Open Subtitles | ليس لك الحق أن تدخل بيت أحدهم الا اذا كنت مدعوا من قبلهم. |
İçeri girmek ister misin? | Open Subtitles | أتريد أن تدخل هناك؟ سأخبره بما توصلت إليه |
Ama cadılar olacak bu kez hazırlanan, hangi bildikleri biri olarak gitmek zorunda anlamına gelir. | Open Subtitles | لكن الساحرات ستكنّ متحضّرات هذا المرة لهذا يجب عليك أن تدخل على أنك شخص يعرفونه |
Burada güvenlik kodunu girdikten sonra çalışır hale geleceği yazıyor. | Open Subtitles | هنا يقول أنه يجب أن تدخل رمز الإدخال ثم تضع المفتاح |
Buna başka bir bilgisayardan da girebilir misin? | Open Subtitles | إذن سننقسم، هلّ بإمكانك أن تدخل هذا من حاسوب آخر؟ |
Vücuda sadece kan dolaşımı yoluyla girebilirdi. | Open Subtitles | ويمكنها أن تدخل الجسد فقط عبر الجهاز الدموي |
Hayat boyu hapse girebilirsin. | Open Subtitles | أنت يمكن أن تدخل السجن مدى الحياة للإختطاف. |
İçeri girsen iyi olur. Bugün oldukça telaşlı görünüyor. | Open Subtitles | من الأفضل أن تدخل انة يدير سفينة ضيقة جدا اليوم |
Sekiz hafta sonra sınava yine girebilirmişsin. | Open Subtitles | يقول بأن بإمكانك أن تدخل الإختبر ثانية بعد 8 أسابيع |