Söyleyecek bir şeyin var mı diye sorduklarında, özür dilemelisin. | Open Subtitles | سيسألونك , اذا كان لديك شئ تقول لابد أن تعتذر |
Bu parça için sahiden Amerika'dan özür dilemelisin. | Open Subtitles | يجب عليك حرفياً أن تعتذر لأمريكا لتلك الأغنية. |
Evlat, istediğin kadar özür dile, yeni akü olmadıkça | Open Subtitles | بني ، يمكنك أن تعتذر كما تريد لكن بدون بطارية جديدة، |
- Hayır dostum. özür dilemek zorunda değilsin. Bu sokaklarda hayat zordur. | Open Subtitles | لا يا رجل لا تشعر بأنّك يجب أن تعتذر عن لا شيء يا رجل هذه الشوارعِ قاسية خارج هنا |
Eğer dürüst olsaydın, benden hemen özür dilerdin. | Open Subtitles | لو كنت رجلاً عليك أن تعتذر لي حالاً |
O gün hakkında konuşmayı düşünmüyordum ama bana bir özür borçlusun. | Open Subtitles | ، لم أكن أخطط للحديث عن ذلك اليوم لكن عليك أن تعتذر لي ، أليس كذلك ؟ |
Sence şimdi özür dileme sırası sen de değil mi... | Open Subtitles | هل أنته لا تعتقد أن هذا ربما يكون الوقت لك من أجل أن تعتذر |
Ya bayandan özür dilersin, yada gümrüğe gidip orada şu Küba sigaraların hakkında biraz sohbet ederiz. | Open Subtitles | إما أن تعتذر إلى السيدة أو آخذك إلى الجمارك |
Şu anda benden özür dilemelisin yoksa yarın sabah ilk iş olarak sana dava açacağım. | Open Subtitles | يجب أن تعتذر لي الآن أو سأرفع قضية عليك في الصباح |
Bak, şu an annenden özür dilemelisin. Benden değil. - Ne için? | Open Subtitles | انظر، الآن يتعيّن أن تعتذر لأمك، وليس لي |
Ama aslında dostundan özür dilemelisin çünkü en büyük darbeyi o aldı. | Open Subtitles | لكن يجب أن تعتذر من صديقك الذي تلقى الصدمة الحقيقية |
Sadece özür dilemelisin. Anlayış gösterecektir. | Open Subtitles | يجب عليك أن تعتذر فقط، وسيتفهم ذلك |
Andrea'yla aranız, senin yaptığın bir şey yüzünden bozulduysa gidip özür dilemelisin. | Open Subtitles | (إن ساءت الأمور مع (آندريا بسبب شيء عملته أنت يجب أن تعتذر |
Aynı hatayı tekrar etme. Ayrıca benden değil, Kite'tan özür dilemelisin! | Open Subtitles | إيّاك وتكرار ذات الخطأ، ويجب أن تعتذر لـ (كايتو)، لا لي! |
Sam, buraya girdiğin için Bay Bruchschnauser'dan hemen özür dile. | Open Subtitles | سام، أنا أريد منك أن تعتذر لـ السيد برشنسر الآن لقدومك هنا. |
Benim adıma karından özür dile lütfen. | Open Subtitles | رجاءا أن تعتذر لزوجتك نيابة عني |
Ve arkadaşımın canını yaktığın için özür dile! | Open Subtitles | لقد جرحت صديقى و أريدك أن تعتذر |
Şimdi odana gidip bu akşam yaptıklarını düşünmeni istiyorum ve Natali'den özür dilemek için hazır olduğunda tekrar konuşacağız. | Open Subtitles | اذهب إلى حجرتك و يفكّر فيما عملته عندما تكون جاهزًا أن تعتذر لناتالي, سنتكلّم |
Ama çekmeden önce, en azından özür dilemek istemez misin? | Open Subtitles | لكن قبل ذلك ألا تُريد على الأفل أن تعتذر |
Eğer dürüst olsaydın, benden hemen özür dilerdin. | Open Subtitles | لو كنت رجلاً عليك أن تعتذر لي حالاً |
Sanırım bayanlarab bir özür borçlusun. | Open Subtitles | أعتقد بأنّه يجب عليك أن تعتذر لهاتين السيدتين .. |
Bence usule uygun bir özür borçlusun. | Open Subtitles | سيكون من المناسب أن تعتذر لها. |
Bu hırsızlık için özür dileme yerine tekrar çalacağını umut ederim. | Open Subtitles | ..بدلاً من أن تعتذر عن سرقتك تعدني أن تسرق مجدداً |
Burada bir adamı donu aşağıda yakalarsan, öncelikle özür dilersin daha sonra onu tutuklayacak olsan bile. | Open Subtitles | هنا إذا أمسكت بأحدهم يزني، يجب أن تعتذر له حتى إذا كنت ستعتقله بعد ذلك. |