"أن حياتي" - Traduction Arabe en Turc

    • hayatımın
        
    • Hayatım
        
    hayatımın böylesine korkunç bir yerde sona ermesi tuhaf geliyor. Open Subtitles يبدو أن حياتي يجب أن تنتهي في مكان رهيب كهذا
    Sadece bir kaç güzel kelime ve bir bardak çaydan daha fazlasının gerekeceğini düşünüyorum, hayatımın bir anlamı olduğunu anlamamı sağlamak için. Open Subtitles أنا أعتقد أنه يوجد الكثير لأتلقاه منكِ أكثر من مجرد بعض الكلمات اللطيفة وفنجان من الشاي لجعلي أصدق أن حياتي تعني شيئاً
    Tek istediğim hayatımın ilerlediğine dair bir kanıt kırıntısı bulmaktı. Open Subtitles كل ما أردته هو ذرة دليل أن حياتي تتقدم للأمام
    Sizler, hayatımın sönük, monoton bir cehennem olmasının nedeni sizlersiniz! Open Subtitles أنتم أيها الناس, أنتم السبب أن حياتي جحيم راكد رتيب
    O an söylediği bu şey benim atladığım şeydi; nasılsa bir noktada, Hayatım tekrar normale dönecekti. TED أخبرتني في تلك اللحظة عن الشيء الوحيد الذي غفلت عنه، وهي أن حياتي ستعود لطبيعتها في نقطة ما.
    Tüm hayatımın 6 mukavva kartona sığması benim için ne anlatıyor sence? Open Subtitles مالذي قالهُ عني أن حياتي بأكملها تتلخص في 6صناديق تقصُد حياة مُمِلة
    Elime ilk silahı alıp... kendi hayatımın herkesinkinden mühim olduğuna karar verdiğim an. Open Subtitles أول مرة أخذت مسدس وقررت أن حياتي أكثر أهمية من حياة شخص آخر
    Anne yeter. Bak, tüm hayatımın paramparça olması yeterince kötü. Open Subtitles أمي، هذا يكفي اسمعي، يكفي سوءاً أن حياتي كلها تنهار
    Ama şimdi hayatımın bu olduğunu ve bundan sonra böyle gideceğini biliyorum. Open Subtitles أعتقد أن حياتي تحولت الى حزينة وهذا مايبدوا عليه من الآن فصاعدا
    ve hayatımın ne kadar dengesiz olduğunu farkettim. TED وأنا أدرك أن حياتي خاليه تماما من التوازن.
    hayatımın diğer plütokratlar gibi olduğunu göstermek için size şunu söyleyeyim. TED أخبركم بهذا لأبين لكم أن حياتي تشبه حياة معظم البلوتوقراطيين
    hayatımın o ana bağlı olduğunu hisseder gibiydim ve inanılmaz bir şekilde, o evet dedi. TED أحسست أن حياتي تعتمد على تلك اللحظة، وبشكل لا يصدق وافق على ذلك.
    Herkesinki gibi benim hayatımın da kağıttan duvarlarla örülü olduğu gerçekliğiyle yüzleşmek zorundaydım. TED كان عليّ مواجهة فكرة أن حياتي كانت مبنية بجدران من الورق، وكذلك حياة كل شخص آخر.
    Ellerimde bir tomar kâğıtla seke seke konsolosluğa doğru yürüyordum, hayatımın değiştiğinin farkındalığı içinde gülümsüyordum. TED خرجت من السفارة حاملا قطعة من الورق في يدي، وقفزة في خطاي، وابتسامة على محياي، مدركا أن حياتي على وشك أن تتغير.
    Özel hayatımın uygunsuz olduğunu nerden çıkardınız? Open Subtitles ما الذي جعلك تعتقد أن حياتي الخاصة غير محتشمة؟
    Ona rastladıktan sonra hayatımın tamamen değişeceğinden haberim yoktu. Open Subtitles لم أكن أعرف أن حياتي ستتغير تماما بعد لقائي به
    Ona rastladıktan sonra hayatımın tamamen değişeceğinden haberim yoktu. Open Subtitles لم أكن أعرف أن حياتي ستتغير تماما بعد لقائي به
    hayatımın zor olacağı gerçeğini... bunu beklemem gerektiğini kabul edebilsem, o zaman hiçbir şey... beni kızdırmazdı diye düşünmüşümdür hep. Open Subtitles لا أعرف ، أعتقد أني لو تقبلت فكرة أن حياتي ستكون قاسية فسيكون هذا شيئاَ متوقعاَ ولن يضجرني
    Sanki tüm hayatımın nasıl geçeceğini görebiliyordum. Open Subtitles مثل الخوف من أن حياتي كلها ستكون كذبة اعيشها
    Hayatım bir gösteri gibi görünse de öyle değil. TED على الرغم من أن حياتي تبدو كمسرحية إنها ليست كذلك.
    Hayatım bana öyle çekilmez geliyormuş ki sonlandırmak istiyormuşum. Open Subtitles قال لي أن حياتي لا تطاق لدرجة تجعلني أنهيها

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus