Olanlar ya da olmayanlar ailemin bana ilaç vermesi yüzündendi. | Open Subtitles | أوكي مهما حدث أو لم يحدث إنه يرجع إلى حقيقة أن عائلتي كانت تخدرني |
Olanlara bakılırsa ailemin bana dönmesinin imkanı yok. | Open Subtitles | أفترض، بالنظر إلى الأمور الآن أن عائلتي مستحيل أن تأتي إليَّ |
Ailem ne kadar fakir olsa bile yine de durumumuz çoğunuzun ailesinden iyiydi. | Open Subtitles | ،ورغم أن عائلتي كانت فقيرة كنا أفضل بكثير من العديد من عائلاتكم |
- Sadece ailemin güvende olmasını istiyorum. - Güvende mi? | Open Subtitles | أنا فقط أريد أن أتأكد من أن عائلتي بأمان - بأمان؟ |
Bir de benim ailem işlevsel değil diyordum. | Open Subtitles | خلت أن عائلتي عاطلة عن العمل |
ailem Çince anlamadığı için ailemin tutuklanacağını sanmıştım. | TED | وبما أن عائلتي لا تفهم الصينية إعتقدت بأنه سيتم القبض على عائلتي |
Öteki ailemin bana ihtiyacı olduğunu. | Open Subtitles | أن عائلتي الأخري تحـتاج أن تـستعيدني |
Ailem ne kadar fakir olsa bile yine de durumumuz çoğunuzun ailesinden iyiydi. | Open Subtitles | ،ورغم أن عائلتي كانت فقيرة كنا أفضل بكثير من العديد من عائلاتكم |
Sadece ailemin güvende olacağından emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد التأكد مِن أن عائلتي ستكون بخير. |
Ben de benim ailem siki tutmuş derdim. | Open Subtitles | وأنا ظننت أن عائلتي مفككة |
Ben de benim ailem siki tutmuş derdim. | Open Subtitles | وظننت أن عائلتي مشتتٌ أمرها |
ailem Çince konuşamadığı için onlara rehberlik etmek zorundaydım. Bir şekilde Çin'de 2000 milden fazla mesafeden sonra Güney Doğu Asya'ya doğru gittim. | TED | وبما أن عائلتي لا تتحدث الصينية، كان علي أن أرشدهم بطريقة ما، عبر أكثر من 2000 ميل في الصين وبعدها إلى الجنوب الشرقي لآسيا |