Sopamı şapkanın üstünde üç kez gezdiriyorum ve sihirli kelimeleri fısıldıyorum ve şimdi... | Open Subtitles | انظروا و أنا ألوح ثلاث مرات فوق القبعة و أهمس بالكلمات السحرية ...و الآن |
Mahkemede akıllı görünmek için fısıldıyorum. | Open Subtitles | أنا أهمس في المحكمة لأبدو ذكياً |
Yardımcı oluyorum, kulağına fısıldıyorum onu yönlendiriyorum. | Open Subtitles | أنا مساعدة، أهمس في أذنه أقوم بتوجيهه. |
Artık seninle konuşmuyorum. Artık fısıldayacağım. | Open Subtitles | أنا لن أتكلم معك مره أخرى في الحقيقة , سوف أهمس |
Uykuya dalana kadar bekledim ve bütün gece boyunca çılgınlıkları kulağına fısıldadım. | Open Subtitles | أنتظر حتى ينام، ثم أهمس في أذنه طوال الليل |
İletişim kurma yöntemimde zor bir engel varsa o da bazen bağırmak ve bazen de bir aşk ya da minnet kelimesini fısıldamak istememdir. | TED | أصعب عقبة تواجهني في طريقتي في التواصل هي أنني في بعض الأحيان أود الصراخ وبعض الأحيان ببساطة أن أهمس كلمة حب أو أمتنان. |
Ona sarıl, ikiniz içinde en iyisi olan bu diye fısılda, sonra geriye dön ve bir erkek gibi uzaklaş. | Open Subtitles | ماذا لو شرعت في البكاء؟ أربت عليها أهمس لها بأن هذا لصالحكما |
Sadece onlara kavuşmak için yaşadığımı bilsinler. | Open Subtitles | أهمس لهم بأني أعيش فقط لأحتضنهم مرة أخرى |
Beth'e eğilip bir şeyler fısıldıyordum ve Arnie bana döndü ve aynen şöyle bağırdı, "Kapar mısın çeneni? | Open Subtitles | كنت أهمس بشيء ما إلى بيث وإذا بـ آرني يميل تجاهي ويقول "اخرسي!" |
- Fısıldamıyorum. Biz... | Open Subtitles | ...لست أهمس , هلا |
Duymamaları için fısıldıyorum. | Open Subtitles | عليّ أن أهمس كي لا يستطيعوا سماعنا. |
- fısıldıyorum. - Fısıldamıyorsun. | Open Subtitles | أنا أهمس أنت لا تهمسين |
Evet, fısıldıyorum çünkü sonunda Peyton'u uyutabildim. | Open Subtitles | نعم , إنني فقط أهمس ؛ لأنني تمكنت أخيراً من أن أقنع ( بيتون ) لينام |
Önemli bir şey varmış gibi fısıldıyorum ki Deena kontrolün bende olduğunu sansın. | Open Subtitles | {\pos(192,220)}إنني أهمس بشيء يبدو مهماً {\pos(192,220)}لتعتقد (دينا) أنني المسؤول |
Ölü bir adamın kulağına fısıldıyorum. | Open Subtitles | أنا أهمس في أذن رجل ميت |
Önemli bir şey varmış gibi fısıldıyorum ki Deena kontrolün bende olduğunu sansın. | Open Subtitles | {\pos(192,220)}إنني أهمس بشيء يبدو مهماً {\pos(192,220)}لتعتقد (دينا) أنني المسؤول |
Ancak yatağımızda yekvücut yatarken olan biten her şeyi kendisinin kulağına fısıldayacağım. | Open Subtitles | سوف أهمس له، وأعيد تمثيل اللحظة، عندما نكون متلاصقين في فراشنا |
Benim aklımda olan şu. Yalnız olduğumuz halde fısıldayacağım. | Open Subtitles | والآن، هذا ما يدور في خلدي سوف أهمس حتّى ونحن بمفردنا |
Hayır, sesimin kısıldığını söyledim, ve kulağına fısıldadım... şu şekilde. | Open Subtitles | لا ، أخبرته بأنني قد فقدت صوتي و توجب علي أن أهمس في أذنه... هكذا |
Boş, tatlı sözler fısıldamak hoşuma gider. | Open Subtitles | أريد أن أهمس بأشياء رقيقة |
Kağıt yanarken şu cümleyi fısılda: | Open Subtitles | ... و عند آخر قطعة من الورق و هى تحترق أهمس بـ |
Sadece onlara kavuşmak için yaşadığımı bilsinler. ...kınından çekilmiş bir kılıç, gerisi boş. Sadece onlara kavuşmak için yaşadığımı bilsinler. | Open Subtitles | أهمس لهم بأني أعيش فقط لأحتضنهم مرة أخرى |
Uyuduğu zaman ona fısıldıyordum. | Open Subtitles | عندما ينام, أهمس له |
Fısıldamıyorum. | Open Subtitles | - أنا لا أهمس - |
Bilişim Suçları'ndan kulağına fısıldayabileceğim yeni sözcükler öğrendim. | Open Subtitles | أتعلمين ، لقد سمعت عن لغة جديد من قسم الجرائم الإلكترونية يمكن أن أهمس بها في أذنك |