Ancak hayatımızda esas önemi ona vermemize rağmen nasıl seveceğimizin bize açık bir şekilde hiç öğretilmemesi ilginç değil mi? | TED | ورغم أهميتها الرئيسية في حياتنا، أليس من المثير للاهتمام أننا لم نتعلم صراحة كيف نحب؟ |
bir spordur, ayrıca Amerikalılar için eşsiz kültürel geleneklerden biri olarak antropojik bir önemi vardır. | Open Subtitles | فيزياء القوة والسرعة، بجانب أهميتها الإنسانية كونها واحدة من التقاليد الثقافية التي توحد الأمريكيين |
Eğer bir önemi varsa söyleyeyim, o da karısını getirmiyor. | Open Subtitles | وبسبب أهميتها, فلن يقوم بإحضار زوجته أيضًا |
Ve bunun bir sebebi var, o da biz insanların, kişisel gizliliğin önemini sözde reddedenlerimiz de dâhil, bunun esaslı önemini içgüdüsel olarak anladığı. | TED | وهناك سبب لذلك، وهو أننا كبشر، حتى هؤلاء منا الذين يتفوهون بكلمات تنكر أهمية خصوصيتنا، نفهم بالفطرة أهميتها العميقة. |
önemini tam olarak anlamamıştım ta ki güvercin besleme tutkunuzu görene dek. | Open Subtitles | لم أكن أعرف أهميتها حتى لاحظت هوايتك بإطعام الحمام |
Benim olduğu kadar onun içinde önemli bir an bu. | Open Subtitles | إن هذه تُعتبر لحظة مهمّة له بقدر أهميتها بالنسبة لي. |
Posta üç farklı koldan geliyor sanırım önem sırasına göre, tamam mı? | Open Subtitles | المُراسلات تتقسم إلى ثلاثة أقسام حسب أهميتها في رأيي |
Stratejik önemi sıfırdı. | Open Subtitles | أهميتها الإستراتيجية كانت صفر. |
Dondurma işleminde her saniyenin önemi vardır. | Open Subtitles | في تجميد الجثث، كلّ دقيقة لها أهميتها. |
Ama onların önemi onlarla neredeyse birebir aynı fosillerin başka bir kıtada gerçekleştirilen meşhur bir keşif gezisinde bulunmasıyla ortaya çıktı. | Open Subtitles | لكن أهميتها ظهرت عندما تم إيجاد أحافير ... متطابقة خلال بعثة مشهورة في قارة أخرى بعيدة ... |
Benim tarafımdan yzılmamış bir şeyin nasıl bir önemi olabilir? | Open Subtitles | ما أهميتها إن لم تكن مكتوبة منّي |
Bir sebze olarak önemi mi? | Open Subtitles | أهميتها كاخضار؟ |
Soğuk savaş boyunca Kızıl Ordu Ukrayna'da askeri stratejik önemi nedeniyle neredeyse 1 milyon asker bulundurdu. | Open Subtitles | أثناءالحرب الباردة وضع الأتحاد تقريباً ... "مليون جندى فى "أوكرانيا بسبب أهميتها الأستراتيجية العسكرية |
Kültürel yorumcular, dünya çapında 1,3 milyar izleyici ile birlikte olayın önemini tartışa dursunlar bu hepimizin katılım gösterdiği bir olaydı. | Open Subtitles | وبينما يناقش المثقفون أهميتها وبجمهور بلغ 1.3 مليار مشاهد علي مستوي العالم فقد كان حدثا شاركنا فيه جميعا |
Akıl karışıklığımın önemini azaltmasına izin vermeyin. | Open Subtitles | ظننت بأن هذه هي المسابقة الإقليميه لا تدع إلتباسي يقلل من أهميتها |
Evet ve bunun şirket için önemini biliyor olsaydım düzgün bir şekilde hallederdim. | Open Subtitles | نعم، ولو كنت أعلم أهميتها للشركة لكنت تعاملت مع الأمر بشكل مناسب |
"Ben" farketmeden "Biz"e dönüşür "benim" yerine "bizim" gelir ve bireysel inanç merkezi önemini yitirir. | TED | وكلمة "أنا" تضمحلُ مقابل كلمة "نحن" وكل ماهو "مِلكي" يصبحُ "مِلكَنا" وقناعة الشخص المستقلة تفقد أهميتها. |
Asıl zor olan şey ise, Bayan Bartlett önemini fark etmeden ifadesini alabilmek. | Open Subtitles | والتحدي يتمثلُ بالحصول على إفادةٍ من السيدة "بارتليت" قبل أن تُدرك أهميتها |
Üniversite mezunu olmayabilirim ama bu benim neyin daha önemli olduğunu bilmemi sağlıyor. | Open Subtitles | ربما لم أتخرج من الجامعة لكن ذلك يجعلني خبيرة في تقدير مدى أهميتها |
İklim değişikliğine karşı koyarken, Alet takımımızda bu yeteneğin olmasının ne kadar önemli olduğunu ispatlayacağına inanıyorum. | TED | أثناء مواجهتنا لتغير المناخ، أعتقد أن تمتعنا بهذه القدرة ضمن حلولنا المتاحة سيثبُت أهميتها. |
Yumuşak güç genelde çok ihmal ediliyor ve çok yanlış anlaşılıyor. Ama yine de son derece önemli. | TED | ولطالما ما تعرضت هذه القوة الناعمة للتجاهل والكثير من سوء الفهم. رغم أهميتها البالغة. |
Ama sizin de özellikleriniz var, önem sırasında en az çok önemli özellikler, daha doğrusu. | Open Subtitles | لكن لديكِ مؤهلات ..... بقدر أهميتها أكثر أهمية , فى رأيى |