Her ikisini de Vaşington eyaletindeki Oso toprak kaymasında kullandık, çünkü büyük sorun afeti coğrafi mekânsal ve hidrolojik olarak anlamaktı -- arama ve kurtarma olarak değil. | TED | قمنا باستخدامهما في انزلاقات أوسو الطينية في ولاية واشنطن، لأن المشكلة الكبيرة كانت فهم الجغرافية المكانية والهيدرولوجية للكارثة وليس البحث والإنقاذ. |
Sons'la olan kişisel ilişkin yüzünden Oso ve tayfası sadakatin konusunda kaygılı. | Open Subtitles | كما ترى ،(أوسو) وجماعته قلقون بشأن ولائك بحكم علاقتك الخاصة ب"أبناء الفوضى" |
Niye Paddy Oso'dan kokain alıp sonra yakalanması için yardım etsin? | Open Subtitles | أجللماذايشتريالكوكائينمن"أوسو " ثم ينقلب ويساعد على إعتقاله ؟ |
Oradakinden daha iyi bir Osso Buco bulmak zordur. | Open Subtitles | سيكون من الصعب العثور على أوسو بوكو أفضل |
Bana tadı Osso Buco gibi gelmedi. Kötü bir Osso Buco'ydu. | Open Subtitles | لم أتذوق أيّ أوسو بوكو كانت سيئة |
Osu. | Open Subtitles | أوسو. |
- Paddy, Oso'nun yakalanması için 92 yılından 93 yılına kadar narkotiğe yardım etti. | Open Subtitles | -لقد ساعد وحدة المكافحة بجلب الأنظار إلى " أوسو " من أغسطس 92 إلى مارس 93 |
Zane senin hayat hikayenin haklarını istedi... El Oso biyografisi. | Open Subtitles | لقد أراد كتابة قصة حياتك ملحمة إل أوسو |
El Oso daima Salazar'ın kafasına bir şeylerle vurmaya çalışıyor. | Open Subtitles | (إيل أوسو)يقوم بضرب (سالازار) على رأسه دائماً و أحياناً يقومون بإرتداء فساتين |
Oso ve onun çetesi senin bağlılığından endişeleniyor. | Open Subtitles | أوسو و جماعته يشكون بولائك |
Oso masaya götürecek ve oylayacaklar. | Open Subtitles | يجب على (أوسو) أن يناقش هذا الموضوع على طاولته |
Oso'nun ekibi de olduğuna göre, siyahların sunduğu her şeyi biz de sunabiliriz. | Open Subtitles | بوجود فريق (أوسو)، يمكننا أن نقدّم لك مايقدّمه السمر |
Kendi payımı ona satarım ve o da Oso ve tayfasına Stockton'daki evi işlettirir. | Open Subtitles | سأبيع له حصتي وسيدعُ (أوسو)وطاقمه يديرون المسكن بـ(ستوكتون). |
Kendi payımı ona satarım ve o da Oso ve tayfasına Stockton'daki evi işlettirir. | Open Subtitles | سأبيعُ لهُ حصتي ,وسيدعُ (أوسو)وطاقمه يديرونَ المكان بـ(ستوكتون). |
Stockton'a gidip, olan biteni Oso'ya anlatacağım. | Open Subtitles | أنا ذاهبٌ إلى ستوكتن لإعلام (أوسو) بالأمر |
B-Ben El Oso projesi ile ilgili hiçbirşey bilmiyorum. | Open Subtitles | " لا أعرف شيئاً عن مشروع " إل أوسو |
Salazar ve El Oso gibisiniz. | Open Subtitles | أنتم مثل "سالازار و إيل أوسو" |
Tatti Greathouse Osso buco tarifi verdi. | Open Subtitles | أعطتني تاتي غريتهاوس وصفة الباتشو أوسو |
Biraz Osso buco isteyen var mı? | Open Subtitles | هل يوجد أحد من أوسو بوكو ؟ |
Hem sen "Osso bucco" yapmayı nereden öğrendin? | Open Subtitles | أين تعلمت إعداد (أوسو بوكو) على أية حال؟ |
Baş selamı ver. Osu! | Open Subtitles | أوسو! |
- Osu. | Open Subtitles | - أوسو! |