Ve yemin ederim, kızıma bir şey olursa, elimdeki bütün gücü kullanırım. | Open Subtitles | وعلى أن أخبرك بأن حدث أى مكروه لإبنتى سوف أستخدم كامل سلطتى |
Annem hayattayken, ona bir şey olmasını istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن يصيبه أى مكروه طالما أمى على قيد الحياة |
Benimle olduğunuzu biliyorlar. bir şey olursa Iütfen onları arayın. | Open Subtitles | انهم يعرفون انك معى لذا اتصل بهم اذا حدث أى مكروه |
Sana birşey olmasına izin vermezdik. | Open Subtitles | كنا لن ندع أى مكروه يصيبك |
Eğer sana birşey olursa... | Open Subtitles | ...إن حدث لك أى مكروه ٍ - أعرف - |
Eğer bu çocuğa bir şey olursa, kendimi affedebilir miyim bilemiyorum. | Open Subtitles | ، إذا حدث أى مكروه لتلك الشابة لا أعلم ما إذا كُنت سأصبح قادرة على مُسامحة نفسي |
Bilmiyorum ama bize bir şey olmasına izin vermem, tamam mı? | Open Subtitles | لا أعلم ، لكن لن أسمح بحدوث أى مكروه لنا ، حسناً ؟ |
Oğlumuza bir şey olmasına izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | فأنا لن أدع أى مكروه ليصيب ولدنا |
Sana bir şey olursa, özleyecek insanlar var. | Open Subtitles | أناس سيفتقدوك إذا حدث أى مكروه لك |
Onların başına bir şey olmasına izin vermeyeceğim, tamam mı? | Open Subtitles | لن أسمح بأن يُصيبهم أى مكروه ، حسناً ؟ |
Sana bir şey olduğunu görmeyi hiç istemem. | Open Subtitles | لاأريد أن يصيبك أى مكروه. |
Ona zarar verecek bir şey yapamam. | Open Subtitles | ولم أكن لألحق بها أى مكروه |
Eğer bana bir şey olsaydı bu Elizabeth'e gidecekti. | Open Subtitles | (إذا حل أى مكروه بي ، فكان سيذهب هذا مُباشرة إلى (إليزابيث |
Başıma bir şey gelirse öğrenmesi için Elizabeth'e gidecekti bu. | Open Subtitles | (في حالة ما إذا كان أصابني أى مكروه ، كان ليذهب ذلك إلى (إليزابيث حتى تعلم بالأمر فقط |
Bana bir şey olsaydı Sawyer ne yapardı? | Open Subtitles | أعني ، إذا حدث أى مكروه لي ماذا سيفعل (سوير) ؟ |
Eğer Elizabeth ya da bebeğe birşey olursa... | Open Subtitles | إذا حدث أى مكروه لـ(إليزابيث) أو للطفلة |
Eğer Elizabeth ya da bebeğe birşey olursa... | Open Subtitles | إذا حدث أى مكروه لـ(إليزابيث) أو للطفلة |