Sabotajcı orada, ve biz de aynı zamanda Sun Tzu'nun "Savaş Sanatı"'nı okuyoruz. | TED | يوجد العنصر المخرب هنالك، و نتعلم أيضا من كتاب سن تزو "فن الحرب." |
Şimdi, bu üç fikre birden baktığımız zaman, beş duyu teorisine dikkat edeceksiniz biz bu ürünlerin sadece kullanım yolunu değiştirmedik aynı zamanda görünüşünü de değiştirdik | TED | والآن, إذا نظرنا الى هذه الأشياء الثلاثة جميعها, سنلاحظ أن نظرية الحواس الخمسة لاتغير من طريقة استخدام هذه الأشياء فقط بل تغير أيضا من مظهرها وشكلها. |
Sadece otobüs alanı için mücadele etmedik, aynı zamanda insanlara alan için de mücadele ettik, ve bu daha da zordu. | TED | لم نكافح فقط من أجل فضاء للحفلات، بل أيضا من أجل فضاء للناس، وكان ذلك أكثر صعوبة. |
ayrıca dünyada ve yaşamlarımızda huzur için sana dua ediyoruz. | Open Subtitles | نَصلّي أيضا من أجل السلامِ في العالمِ وفي حياتِنا، آمين |
# Jon Heder'i sunduk ve ayrıca Derek Jeter'in yarısını paylaştık # | Open Subtitles | ♪ و جون هيدر ♪ ♪ النصف أيضا من ديريك جيتر ♪ |
Bu yüzden egzotik bir çiçek olarak düşünülmüştü. ayrıca, tek bir lalenin açması yıllar alabildiğinden yetiştirmesi zor bir çiçekti. | TED | ولهذا اعتبروها زهرة فريدة والتي كان أيضا من الصعب زراعتها لأنها قد تستغرق سنين لإزهار زهرة توليب واحدة. |
Bu, Hamlet'i çileden çıkarıyor, ama aynı zamanda onu Shakespeare'in yarattığı en insani karakterlerden biri yapıyor. | TED | الأمر الذي أن يجعل هاملت مستفزاً ليس بقليل ولكن يجعله أيضا من أصدق شخصيات شكسبير في محاكاة النفس البشرية |
aynı zamanda sıtmanın daha çok evlerin içinde mi, yoksa dışında mı olduğunu da bilecektik. | TED | وتمكّنّا أيضا من معرفة أن كانت أغلب إصابات الملاريا تتم داخل المنازل أم خارجها. |
Alt karnın çalışmasını hareketlendirerek aynı zamanda bunu yükselteceğiz. | Open Subtitles | ثم يبدأ شعور بالتدفق عبر الجسم. وسنعزز هذا أيضا من خلال التعبئة في حركة الحوض. |
Bugün sadece kendimi değil, aynı zamanda senin de geleceğini söyledim. | Open Subtitles | اليوم أجلب ليس فقط من انا لكن أيضا من انت |
- Öyle mi? aynı zamanda kendi konumundan daha düşük bir kadınla evlenmişti, değil mi? | Open Subtitles | لقد تزوج أيضا من طبقة اجتماعية أقل، أليس كذلك؟ |
Yarın, sadece kutsal Majesteleri'nin değil, aynı zamanda Cromwell ve diğer kafirlerin de affı için yalvarmak zorundayım. | Open Subtitles | غدا ، لا بد لي من التوسل للغفران ليس فقط من صاحب الجلالة المقدس ولكن أيضا من كرومويل والزنادقة الآخرين |
aynı zamanda Kral'ın da kanından ve bu da bize, ondan sorumlu olacakları incelemek için yeterli sebebi veriyor! | Open Subtitles | وهو أيضا من دم الملك مما يعطينا سببا كافيا هؤلاء الذين عينوا للعناية به |
Herkes İsrail'e hacca gitmeli sadece Ölü Deniz sargısı için değil aynı zamanda füzyon mutfağı için. | Open Subtitles | كلنا يجب ان نحج الى اسرائيل ليس فقط للحصول على تدليك من ملح البحر الميت لكن أيضا من أجل الأطعمة المختلفة |
Ve bu onlara sadece sudan değil, aynı zamanda havadan da oksijen almalarını sağlar. | Open Subtitles | و التي تسمح لهم لاستخراج الأوكسجين، ليس فقط من الماء ولكن أيضا من الهواء. |
Vücudumuzdaki diğer organlar gibi, beynimiz ayrıca mikrobesinlerin stabil olarak sağlanmasından faydalanır. | TED | مثل باقي الأجهزة في أجسامنا، تستفيد أدمغتنا أيضا من توريد منتظم من المغذيات الدقيقة. |
ayrıca, dünyanın farklı bölgelerinde olan insanlar arasındaki... ...iletişimi sağlamayı başardık. | TED | ولقد تمكنا أيضا من التواصل مع الناس في جميع أنحاء العالم، من الأماكن غير العادية. |
Yalnızca birini öldürdüğünden değil ayrıca yüksek derecede savunma mekanizmasını çok önceden kurduğu için. | Open Subtitles | في الشروط ليس فقط القتل نفسه لكن أيضا من ناحية التطبيقي آلية دفاع متقدّمة |
ayrıca eski ve zengin bir Güneyli aileden geliyordu... ve inanılmaz derecede varlıklıydı. | Open Subtitles | جاء أيضا من القديمة جنوب المال ، وكان هامشيا. |
Sana bir miktar yiyecek ve tütün yolluyorum. ayrıca Lindner ve Kathl için de kahve. | Open Subtitles | أرسل لك بعض الغذاء والتبغ القهوة أيضا من أجل ليندنير وكاثل |
Sana bir miktar yiyecek ve tütün yolluyorum. ayrıca Lindner ve Kathl için de kahve. | Open Subtitles | أرسل لك بعض الغذاء والتبغ القهوة أيضا من أجل ليندنير وكاثل |