Yaşamak için cildinin kalınlaşmış olması gerekir suyu ve korunağı nerede bulacağını bilmeli. | Open Subtitles | للبقاء حياً,يجب على الشخص أن يجعل جلدته مثل الجلد المدبوغ أن يعلم أين يجد الماء, ومتى يحتمي. |
Zengin toprak ağasına, kayıp yüzüğünü nerede bulacağını söyledim. | Open Subtitles | أخبرت المالك الثري . أين يجد خاتمه الضائع |
Kun, usta, tam olarak zehri nerede bulacaklarını biliyor. | Open Subtitles | كون , الخبير , يعلم بالضبط أين يجد السمّ. |
Bu katiller görgü tanığımı nerede bulacaklarını nasıl öğrendi? | Open Subtitles | كيف عرف القاتل أين يجد شاهديّ؟ |
Bu arada, bir hastası onu Tokyo'nun dışındaki bir lokantaya yönlendirene kadar Bryce'ın onu nerede bulacağı hakkında hiçbir fikri yoktu. | Open Subtitles | في هذه الأثناء، لم يكن لدى (برايس) أدنى فكرة أين يجد المرأة إلى أن دلّ عليها مريضٌ في استراحة خارج "طوكيو" |
Adam binanın içinde. Ross'u nerede bulacağı söylenmiş. | Open Subtitles | رجلنا في البناية (علم أين يجد (روس |
Roger bu kızları nereden buluyor, hiç bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعرف أين يجد "روجر" تلك الفتيات |
nereden buluyor bu insanları böyle? | Open Subtitles | أين يجد هؤلاء الناس؟ |
Yani Smith polislere konuşmayacak bir doktoru nerede bulacağını iyi biliyormuş. Haydi gidip bakalım. | Open Subtitles | إذن (سميث) يعرف أين يجد طبيباً بالضبط لن يتحدّث للشُرطة. |
Avondale Yolu'ndaki bir adam Kuzey İngiltere'de en iyi elbiseleri nerede bulacağını sorduğunda Rackham adındaki dükkanın parmakla gösterildiği zamanlar vardı. | Open Subtitles | كان الزمان لو شخص على طريق (اريدو) سأل أين يجد أرقى الملابس بشمال إنكلترا كان يشار له بإتجاه محل رجل يدعى (راكهام) |
Çünkü Boiseiler yemeği nerede bulacaklarını bilirlerken,.. | Open Subtitles | فبينما كان الـ(بويزي) يعرف أين يجد غذائه |
Bu adamları nereden buluyor? | Open Subtitles | أين يجد هؤلاء الرجال؟ |