Aşırı derecede tutkulu olduğum çalışmamı sürdürmeme olanak sağlayan ve her gün merakımı, öğrenme isteğimi besleyen inanılmaz bir yolculukta olduğumun farkındayım. | TED | أُدرك الآن، أنني في هذه الرحلة الرائعة التي تسمح لي أن أتابع عملي الشغوفة به للغاية، وشيئًا يُغذي فضولي بشكل يومي. |
- Onlar derinlerin zarif devleridir. - Bunun gayet farkındayım. | Open Subtitles | إنهم عمالقة و لطفاء - أنا أُدرك هذا جيداً - |
Ve bu deneyimler sonucunda, şunu anladım ki her birimizde kabul edilebilir bir davranış yelpazesi vardır. | TED | أصبحت أُدرك من خلال هذه التجارب أن كل شخص منا لديه ما يسمى نطاق السلوك المقبول. |
Üzgünüm, sabah duanı engellediğimin farkında değildim. | Open Subtitles | أنا متأسف، لم أُدرك أنّي كنت أقاطع صلاتك الصباحية |
Artık bir subay olmadığımın, sadece işten çıkmış bir tezgâhtar olduğumun farkına vardığımda. | Open Subtitles | عندما أُدرك أنى لم أعد ضابطا أو نبيلاً بعد أنا الآن مجرد ساقى بدون عمل |
Cal'i seviyorum. Cabo'da olanlar bunu fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | أَحب كال،وكل ما حَدثَ في كابو جَعلَني أُدرك ذلك. |
Vücutların öldüğünde ne kadar ağırlaştığını ilk o zaman fark ettim. | Open Subtitles | تلكَ كانت أول مرة أُدرك فيها كم الجثث ثقيلة وهي ميتة. |
Bu rahatsızlığın farkındayım, ama karşılık vermek zorundayız. | Open Subtitles | أُدرك أن هذا مزعج قليلاً لكن علينا الإستجابه |
Bir çeşit zoraki dinleyici olduğumun farkındayım ama son derece anlamsız tartışmalarınızdan birine daha maruz kalmamayı tercih ederim. | Open Subtitles | أنا أُدرك بأنني سأحكم بينكم ولكني أفضل أن لا تتعرضوا لمُناقشه تافهه أخرى |
Bunun zayıf bir yönüm olduğunun farkındayım ama neysem oyum. | Open Subtitles | أُدرك أن هذا عيبً من عيوبي، ولكن أنا ما أنا عليّه |
Şimdi, bakın dostlarım, California'yı teklif etmediğimizin farkındayım, ama 200 bütün o mülk için çok cüzi bir fiyat. | Open Subtitles | حسناً , فلتنصتوا الي ايها الاصدقاء انني أُدرك اننا لا نعرض كاليفورنيا هُنا لكن 200$ مِقدار قليل جدا لجميع هذة الاملاك |
- farkındayım ki çocuklara karşı kaybetmenizi emretmem sizin için can sıkıcıydı. | Open Subtitles | أنا أُدرك أن أمرى للقتال ضد الأطفال |
Sonradan nişanlın George'un absürt ve uygunsuz davranışları yüzünden seni cezalandırmanın büyük bir haksızlık olduğunu anladım. | Open Subtitles | أنا أُدرك بأنه ليس من العدل معاقبتك لسخافة لجورج الغير ملائمة |
O kadar deneyimliydi ki şunu anladım, onun başına gelenler hepimizin başına gelebilirdi. | Open Subtitles | لقد كان لديها الكثير من الخبرة والتى جعلتني أُدرك.. أن ما حدث لها يُمكن أن يحدُث لأي شخص. |
İktidarsızlığın sayesinde Gabe ile evlenmeyi ne kadar çok istediğimi anladım. | Open Subtitles | "عجزك الجنسي جعلني أُدرك مدى رغبتي بالزواج من "جابي |
Vay be, aileyle bağının koptuğunu hissettiğinin farkında değildim. | Open Subtitles | لم أكن أُدرك بأنك تشعر بالإنفصال عن العائلة. |
Ve farkında olmaksızın aydan beni kurtarması için yalvardım. | Open Subtitles | من دون أن أُدرك... دعوتُ القمر ليُخلّصني ممّا أنا فيه... |
Bilgisayarımdan çıkış yapmanın suç olduğunun farkında değildim. | Open Subtitles | لم أُدرك أنها جريمة -عندما أسجل خروجي من نظام كمبيوتري |
Oh! Üzgünüm. farkına varamadım, sen beyaz gömlek giyiyorsun. | Open Subtitles | أسف، لم أُدرك بأنك مٌقيد بقميص المُختلين عقلياً. |
Ve bir şeyin farkına varmamı sağladı, sınırlarına saygı duymam gerekirdi. | Open Subtitles | وجعلني هذا أُدرك بأنه كان يجب عليّ أن أحترِّم خصوصيتكِ |
Bebeklerle işimin bittiğine ne kadar memnun olduğumu fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | فقد جعلتْني أُدرك كم أنا مسرورةٌ بانتهاء عملي مع الأطفال. |
O adamın yerinde benim de olabileceğimi fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | جعلني هذا أُدرك أعتدت أن اكون هذا الشخص |
Başlamadan önce, bazılarınızın benim için... kontrol meraklısı ve sert olduğunu düşündüğünü fark ettim. | Open Subtitles | قبل أن نبدأ، أنا أُدرك أن بعض الناس يمكن أن تعتقد أني شخص متحكم و مرعب قليلاً |