| Polise, senin bana şantaj yaptığını söylemem; senin için iyi olmaz. | Open Subtitles | أخباري الشرطة عن إبتزازك لي ليس جيداً لك |
| Biliyor musun, durduk yere kendine şantaj yapılmasına göz yumdun. | Open Subtitles | تعلمين, لقد سمحت بأن يتم إبتزازك بدون سبب |
| Krycek'in sizi tehdit ettiğini, şantaj yaptığını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف كريسيك يهدّد حياتك، إبتزازك. |
| şantaj edilen kişiyle beraber şantaja uğra, | Open Subtitles | تتظاهر بصفتك هدف لمخطط إبتزازك الخاص |
| şantaja uğramayın leydim. | Open Subtitles | لا تقبلي أن يتم إبتزازك يا سيدتي |
| Borcun olan bir zanlı sana şantaj yaptı. | Open Subtitles | لقد تم إبتزازك من مشتبه تدين له بالمال |
| Hunter'ın size karşı şantaj yapmaya istekli olduğunu belirttiği kayıt var. | Open Subtitles | نحن نضعه على شريط يذكر نوايا إبتزازك |
| Sen sadece daha yakın olmamız için bana şantaj yapıyorsun. | Open Subtitles | إبتزازك لي قرّبنا أكثر فقط |
| Bu senin en sevdiğin şantaj yapma şeklin. | Open Subtitles | إنّها أداة إبتزازك المُفضّلة. |
| Lord Edgerton duydum ki Loxley tarafından şantaja maruz kalmışsınız. Ben, şantaj? | Open Subtitles | لورد (إدجرتن), لدي معلومة مؤكدة بأنه تم إبتزازك من قبل (لوكسلي). |
| Bir şey söyleyeyim ama. Sana şantaj yapabilecek adamı tehdit etme. | Open Subtitles | لا تهدد رجل يستطيع إبتزازك |
| Onlara şantaj yapmadınız yani öyle mi? | Open Subtitles | إذًا أنت تنفي إبتزازك لهم؟ |
| Ama sonra sana şantaj yapmaya çalıştı. | Open Subtitles | لكنها حاولت بعد ذلك إبتزازك |
| şantaj yapıyormuşsunuz. | Open Subtitles | لقد تم إبتزازك |
| Sonra ne oldu? Sana şantaj mı yaptı? | Open Subtitles | هل حاول إبتزازك يا (كيف)؟ |