Birkaç resimle kimseye şantaj yapılmadı, veya öldürülmedi, değil mi? | Open Subtitles | ليس الأمر و كأن أحد لم يتم إبتزازه أو قتله بسبب بضعة صور . صحيح ؟ |
şantaj yapabileceğin bir doktor bulup ihtiyacın olan ilaçları aldın. | Open Subtitles | وجدتِ طبيباً يُمكنكِ إبتزازه لإعطاؤكِ الأقراص الطبية التي كنتِ في حاجة إليها. |
Programda kalsın diye şantaj yapmak için. | Open Subtitles | حتى تستطيع إبتزازه وتجبره على البقاء في البرنامج. |
Ona şantaj yapacak ya da basına gitmekle tehdit edecek birinden haberin var mıydı? | Open Subtitles | هل كُنت على دراية بأى شخص قد يود إبتزازه أو تهديده عن طريق الذهاب إلى الصحافة ؟ |
Sanat için şantaj yapıldığını öğrendiğinde bunun kökünü çok derin kazdı. | Open Subtitles | وعندما اكتشف أنه يتم إبتزازه مُقابل القيام بعمل فني ابتلع ذلك الطعم |
Kocama şantaj yapmaya çalıştığında aldığın cevabın aynısı. | Open Subtitles | هذه نفس إجابة زوجي عندما حاولت إبتزازه |
Butch, aptal şantaj planı hakkında bana hiçbir şey söylemedi. | Open Subtitles | إنه لم يقل شيء عن خطة إبتزازه الغبية |
Yani ona şantaj mı yapacaksınız? | Open Subtitles | تعنى أنك تنوى إبتزازه ؟ |
Ona şantaj yapmayı seçmesi, Elizabeth Gibson'ın en büyük şanssızlığı olmuş. | Open Subtitles | (إليزابيث غيبسن) لسوء حظها إختارت إبتزازه |
Bence Bernie Harris ondan önce davranmış ve şantaj yapmış. | Open Subtitles | ،أعتقد أن (بيرني هاريس) وصل إليه أولاً حاول إبتزازه |
şantaj yapıldığını söyledi. | Open Subtitles | قال أنّه يتمّ إبتزازه. |
Brian beni tanımıyordu. İsimsiz bir aptal tarafından şantaj yapılırsa ödeme yapmayacağını düşündüm. | Open Subtitles | إسمعوا، (برايان) لم يعرفني، وفكّرتُ أنّه لن يدفع إذا تمّ إبتزازه من قبل شخص مجهول |