Rutherford, Amerika'nın küçük bir kasabası gibi görünebilir fakat bu güzel bakımlı çimlerin altında.. | Open Subtitles | الجريمة تَحْدثُ. على السطحِ، روثرفورد قَدْ إبدُ مثل بلدةَ صغيرةَ أمريكا، |
Belki Şef Marcel mantarları tabağa düşen meteorlar gibi oyar | Open Subtitles | لَرُبَّمَا كبير طبَّاخين مارسيل يُمْكِنُ أَنْ يَجْعلَ كمأَكَ إبدُ مثل نيازكَ صَغيرةَ إرتِفاع حول الصحنِ. |
Üzgünüm Frasier ama deniz tüccarı gibi konuşmuyorsun. | Open Subtitles | أَنا آسفُ، فرايزر، لَكنَّك لا إبدُ مثل a بحّار تجاري. أَخذتْ النقطةُ حَسناً. |
Neden oturma odam bir öğrenci evine benziyor? | Open Subtitles | الذي يَعمَلُ غرفةَ جلوسي إبدُ مثل a frat بيت؟ |
Çoraptaki portakallara benziyor. | Open Subtitles | إبدُ مثل البرتقالَ في جوراب. |
Bunlar yüne benziyor. | Open Subtitles | هذه الأليافِ إبدُ مثل صوفاً |
Kocasını öldürüp bunu kalp krizi gibi gösteren bir kadını anlatıyordu. | Open Subtitles | حَسناً، هو حول a إمرأة التي تَقْتلُها الزوج ويَجْعلُه إبدُ مثل a نوبة قلبية. |
Sizler benim adamlarımsınız ve bölümdeki en güçlü... adam karşısında aptal gibi görünmeme sebep oldunuz. | Open Subtitles | أنت ' إعادة رجالي وأنت جَعلتَني إبدُ مثل a أحمق أمام الأقوى الرجل في القسمِ : |
Will, elinden kâr katılımcılığını alacağımızı biliyordu, ...bu yüzden bunun bir kavga gibi görünmesini sağladılar. | Open Subtitles | سَيَعْرفُ بأنّنا كُنّا سَيَعرّي له إشتراكِ ربحِه، وهم جَعلوه إبدُ مثل a كفاح. |
Söylediğim şeylerle ilgili düşününce kulağa hasas bir çocukluk geçirmişim gibi geliyor, ki aslında öyleydi. | Open Subtitles | أُحاولُ التَفكير بالأشياءِ أنا يُمْكِنُ أَنْ أَقُولَ بأنّ الصنعِه إبدُ مثل أنا كَانَ عِنْدي a قرحة الطفولة الصعبة مِنْ كَانَ عِنْدي في الحقيقة. |
Sonra da öyle bir yere yollatırım ki Orta Doğu yanında Club Med gibi kalır. | Open Subtitles | ثمّ سَأَتأكّدُ حمار شريركَ يُرسَلُ في مكان ما... ... الذيسَيَجْعلُالشرقالأوسطَ إبدُ مثل نادي Med. |
Zencefilli keke benziyor, adamım. | Open Subtitles | إبدُ مثل a رجل كعكةِ زنجبيل. |