oğlunun vaftiz babasıyım. Şüphelerin gülünç. | Open Subtitles | أَنا مثل العرابُ إلى إبنِه شكوككَ هذه لسخيفه |
- Oğlunda. Ölümcül bir virüsü alıp oğlunun içine yerleştirmiş. | Open Subtitles | أَخذَ فيروس قاتل، وهو وضعه داخل إبنِه |
Sean'ın oğlunun babası olduğunun ortaya çıkması ortaklık antlaşmasının zorlayıcı hükümlerini tetikleyecek. | Open Subtitles | الظُهُورالأبَّ إبنِه المراهقِ... سَيُسبّبُ بندَ الظروف القاهرةَ إتفاقيةِ الشراكةَ. |
Hayır, ama ona, oğluna karşı yapılan suçlamaları düşürebilecek çok güçlü arkadaşlar kazandırıyor. | Open Subtitles | لا، لَكنَّه يَعطيه بَعْض الأصدقاءِ الأقوياءِ جداً، الذي قرّرَ إسقاط التهم ضدّ إبنِه. |
Hayır, aslında oğluna karşı para yatırmış. | Open Subtitles | لا، في الحقيقة رَاهنَ ضدّ إبنِه. |
oğlunun düğününde şarkı söyleyecekti. | Open Subtitles | هو كَانَ سيَغنّي في زفاف إبنِه. |
oğlunun kendi olduğu yere balistik füze gönderişini izlemek. | Open Subtitles | مُرَاقَبَة إنطلاقِ إبنِه a صاروخ باليستي في موقعِه الخاصِ. |
oğlunun başarısından para kazanmak. | Open Subtitles | إستغلّْ نجاحَ إبنِه. |
Her tarafta oğlunun fotoğrafları vardı. | Open Subtitles | كَانَ عِنْدَهُ صورُ إبنِه... فيكل مكان. |