kanıt istiyorsan, belediye başkan vekili ile birlikteydim. | Open Subtitles | مع نائب رئيس البلدية.. إذا أحتجت إثباتاً |
Emir vermeden önce bana başkanın elinizde olduğuna dair bir kanıt göstermeniz gerek. | Open Subtitles | أحتاج إثباتاً أن لديك الرئيسة قبل أن أعطي ذلك الأمر |
kanıtı bulmak için bakmama izin vermeden benden kanıt mı istiyorsun? | Open Subtitles | إذاً فأنتِ تريدين إثباتاً قبلَ أن تتركيني أبحث عن الإثبات؟ |
Gerek yok. Burada neler döndüğüne dair bir kanıta ihtiyacım yok. | Open Subtitles | لن يكون هذا ضروريّاً لا أحتاج إثباتاً لمعرفة ما يدور هنا |
Yetişkin birinin imzası lazım. Kim olduğunuzu ispat etmeniz gerekiyor. | Open Subtitles | أحتاج لتوقيع شخص ناضج وأريد إثباتاً لشخصيتك |
Bu tamamen uydurma. Elinde hiçbir kanıt yok. | Open Subtitles | هذا محظ تخيّل لا تملك إثباتاً على الإطلاق |
Eğer Başkan için bu riski alacaksam, kayda değer bir kanıt göstermen gerek. | Open Subtitles | إذا كنت سأخبر الرئيسة بهذا، فسأحتاج إثباتاً أنكِ تعرفين شيئاً يستحق |
kanıt gerçekliğini doğrular. | Open Subtitles | الإثبات هو ما يجعلها صحيحة وأنا لم أرى إثباتاً حديث العهد |
Bunu kanıt olarak sayıyorsan Londra'daki unvanlı şerefsizlerin yarısını avlamam lazım. | Open Subtitles | حسناً، لو كان ذلك إثباتاً ينبغي علي أن أصطاد نصف الأوغاد الذين يحملون نفس الاسم في لندن |
- Ancak elimizde bir kanıt olmadığı sürece o hâlâ bir kurban. | Open Subtitles | ، لكن حتّى نملك إثباتاً . فإنّها ماتزال الضحيّة |
- Ancak elimizde bir kanıt olmadığı sürece o hâlâ bir kurban. | Open Subtitles | ، لكن حتّى نملك إثباتاً . فإنّها ماتزال الضحيّة |
İçlerinde gerçekten patates olduğunu gösteren bir kanıt olsa fena olmazdı. | Open Subtitles | حسنٌ , أريد إثباتاً بكمية البطاطس التي بالحقيقة فيه. |
GölgeKız kontrolörün 60 ödeyeceğini, kanıt istediğini söylemiş. | Open Subtitles | شيد جيرل" يقول أن مراقب النفقات سوف" يدفع 60.000 فقط و يريد إثباتاً |
Sonunda GölgeKız 75'e çıkarmış ve kontrolörünün parayı göndermeden önce kanıt istediğini söylemiş. | Open Subtitles | و أخيراً "شيدجيرل" يذهب إلى 75.000 و يقول أن دافع النفقات يريد إثباتاً قبل إرسال المال |
Ama bunu yapmadan önce, ikinizin gelecekteki zorluklarla yüzleşmeye hazır olduğuna dair kanıt görmem gerek. | Open Subtitles | .... لكن قبل أن أفعل أريد إثباتاً بأنكما الإثنان مستعدّان |
Kız kardeşim nasıl oluyorsa biri yanmadan biraz daha kanıta ihtiyaç duyuyor. | Open Subtitles | أمّا شقيقتي فتحتاج إثباتاً أكبر قبل أنْ يُشوى أحدهم |
Charlotte Cross'un söylediği kişi olmadığını kanıtlamak için gerçek bir kanıta ihtiyacımız var. | Open Subtitles | نريد إثباتاً قاطعاً أن شارلوت كروس ليست هنا بدافع العمل الرسمي |
Oyunda başka bir el daha oynamadan ihtiyaçlarımı karşılayabileceğinin kanıtı gerek. | Open Subtitles | قبل أنْ أتشرّف بإجراء خطوة أخرى في اللعبة... أحتاج إثباتاً على أنّك تستطيع إشباعها |
Herhangi bir şeyi ispat et. | Open Subtitles | قدم إثباتاً واحداً |
Ya bu bir tuzaksa ve onun hainliğini kanıtlamak istiyorlarsa? | Open Subtitles | ماذا لو كان فخاً, و كانوا ينتظرون إثباتاً لخيانته فحسب؟ |