Evet, ve belgenin sahte olduğunu kanıtlamak istersem, ...cevap mürekkepte değil, kağıtta. | Open Subtitles | أجل وإذا أردت إثبات أن الوثيقة مزيفة الإجابة ليست في الحبر بل الورق شكراً لك |
Onlarda bir şeyler olduğunu kanıtlamak için yıllarca uğraştın değil mi? | Open Subtitles | لقد أنفقت الكثير من السنين في محاولة إثبات أن هناك شيء هناك? |
Ama şu anda taktığın kemerin Pauly Flores'e ait olduğunu kanıtlayabiliriz. | Open Subtitles | ولكننا لا نستطيع إثبات أن كنت ترتدي الحزام ينتمي إلى بولي فلوريس. |
Güneyde de siyahların adilce yargılanabileceklerini... hepimizin yasanın gözünde eşit olduğunu kanıtlamaya çalıştım. | Open Subtitles | حاولت إثبات أن السود يمكنهم الحصول على محاكمة عادلة في الجنوب وأننا جميعا سواسية أمام القانون |
Fakat sevgililer günü kartını başkasının yazdığını kanıtlayabilirsek, bu herkesin yararına olmaz mı sizce de? | Open Subtitles | لكن إذا إستطعنا إثبات أن بطاقة عيد الحب كانت بخط يد شخص آخر ألا توافقين بأن الجميع سيستفيد؟ |
Açıkçası, diğer bir hastayla yardımlaşıyor, ve ikisi Noel Baba'nın gerçekte var olduğunu ispatlamaya çalışıyorlar. | Open Subtitles | في الحقيقة، قد صادق مريضا آخر والاثنان يحاولان إثبات أن سانتا كلوز موجود |
Amy, peki ya sana anlattıklarımın gerçek olduğunu kanıtlarsam? | Open Subtitles | ايمي ماذا لو أمكنني إثبات أن ماأقوله لكِ صحيح ؟ |
O cinayetin uygulanabilir olduğunu kanıtlamamız gerekiyordu. | Open Subtitles | كان علينا إثبات أن الجريمة ممكنة، |
Yasadışı örgüt davalarının amacı Paddy'nin örgüt başı olduğunu kanıtlamak. | Open Subtitles | قضايا تفريق العصابات كلها مسألة إثبات أن " بادي " هو رأس سلسلة إجرامية |
Ali'nin katil olduğunu kanıtlamak o kadar kolaysa... - ...şimdiye niye yapmadık bunu? | Open Subtitles | لو كان إثبات أن "آلي" هي القاتلة سهلاً أما كنا لنفعل ذلك من قبل؟ |
Daha iyisi, başkasının suçlu olduğunu kanıtlamak. | Open Subtitles | والإفضل من ذلك، إثبات أن أحد آخر مذنب ...لذا |
Flora Hernandez'in öldürülmesinden hemen önce hamile bırakıldığını kanıtlayabiliriz. | Open Subtitles | نحن نستطيع إثبات أن فلورا هرنانديز اكتشفت أنها حامل قبل أن تغتال, |
Aramızdakileri bir kenara bırakırsak, bu skandalın arkasında onun olduğunu kanıtlayabiliriz. | Open Subtitles | إن أمكننا وضع خلافاتنا جانباً, فقد نكون قادران على إثبات أن زوجي خلف الفضيحة. |
Birinin içkinize gizlice ketamin kattığını kanıtlayabiliriz. | Open Subtitles | قد نكون قادرين على إثبات... أن شخصا ما قد مزج الكيتامين في مشروبك. |
Bütün kariyerlerini vejetaryen diyetin sizin için iyi veya kırmızı etin sizin için kötü olduğunu kanıtlamaya harcayan insanlar var. | Open Subtitles | كما تعلم، فهناك أناس قضّوا سيرتهم المهنيّة بكاملها محاولين إثبات أن نمط الغذاء النباتي صالح بالنسبة لك |
Her zaman efsanelerin gerçek olduğunu kanıtlamaya çalışan faniler oldu. | Open Subtitles | دائماً ما وجد بشر يحاولون إثبات أن الخرافات واقعية |
Joe kanunsuz kahramanın masum olduğunu kanıtlamaya çalıştığımı öğrenirse, beni birimden kovar. | Open Subtitles | إذا إكتشف (جو) أني أحاول إثبات أن المٌعتدي برىء سيفصلني من الوحدة |
- Çocuklar, eğer kullanılan bu ilaçların yeterince test edilmediğini veya tarihlerinin geçmiş olduğunu kanıtlayabilirsek bu, durdurma kararı için iyi bir hareket olur. | Open Subtitles | يارفاق، إن إستطعنا إثبات أن هذا العقار المستعمل لم يتم إختباره جيدا أو حتى أن صلاحيته إنتهت |
Bu yüzden eğer bunun şirketin gerçek politikası olduğunu kanıtlayabilirsek onları haklarız. | Open Subtitles | لذا لو كانَ بوسعنا إثبات أن ، هذهِ سياسةُ الشركة الحقيقية |
Ne zaman tek yapabildiğin şeyin insanları hayal kırıklığına uğratmak olduğunu ispatlamaya çalışmaktan vazgeçeceksin? | Open Subtitles | متي ستتوقف عن إثبات أن كل ما يمكنك فعله هو خذلان الآخرين ؟ |
Ya şirketinizin suçsuz olduğunu kanıtlarsam? | Open Subtitles | ماذا ولو كان بإمكانى إثبات أن شركتك ليست على خطأ؟ |
Hikayenin Frank tarafının doğru olduğunu kanıtlamamız gerekmiyor. | Open Subtitles | ليس علينا إثبات أن نسخة (فرانك) من الأحداث حقيقة |