Bu kızların sahip olduklarına dair hissettiğimiz şeylerden birisi çok yoğun bir cesaret taşıdıklarıydı. | TED | شعرنا بأن إحدى الأشياء لدى هؤلاء الفتيات هو الكم الهائل من الشجاعة لديهن |
İşte beni endişelendiren şeylerden birisi, bugün daha genç nesile ait o çocuklar nereye gidiyorlar? | TED | ولكن كانت إحدى الأشياء التي أقلقتني , هى إلى أين يذهب هؤلاء الصغار في هذه الأيام. |
Hareket kontrolünü çok zor kılan şeylerden biri de duyusal geri dönüşün çok gürültülü olması. | TED | لذلك إحدى الأشياء التي تجعل من الصعب السيطرة على الحركة هي، على سبيل المثال، أن ردود الفعل الحسية مشوّشة للغاية. |
Şimdi, bir stajyer rahibe olarak öğrendiğim ilk şeylerden biri bir rahibenin işindeki üç kuraldı: Rahatlat, açıkla ve, gerekliyse, yüzleş ya da meydan oku. | TED | إحدى الأشياء التي تعلمتها كممرضة هي ثلاثة أشياء من عملي كممرضة: الراحة والتوضيح والمواجهة عند الحاجة أو التحدي |
Bu onun sevdiğim özelliklerinden biri. | Open Subtitles | تلك إحدى الأشياء أحبها فيها |
Bu mesleğin kötü yanlarından biri de insanların sürekli senden bir şey istemesi. | Open Subtitles | إحدى الأشياء السيئة بمجال عملي هو أن كل شخص يريد شيء منك |
İkimiz hakkında en sevdiğim şeylerden birisi ne kadar farklı olduğumuz. | Open Subtitles | إحدى الأشياء المفضّلة في علاقتنا هي اختلافنا. |
Vampir olmakla ilgili en talihsiz şeylerden birisi de insan kanı içmek zorunda olmanız. | Open Subtitles | إحدى الأشياء السيئه لكونك مصاص دماء انه يجب عليك أن تشرب دماء البشر |
Şimdiden Twitch'de gördüğümüz şeylerden birisi çok oyunculu eğlencenin sporu sardığı. | TED | إحدى الأشياء التي لاحظناها في Twitch هو أن الرياضة بدأت تحفز الترفيه الجماعي. |
Ayrıca Ralph'in zihni onu özel yapan şeylerden birisi. | Open Subtitles | وعقل (رالف) هو إحدى الأشياء التي تميّزه. |
İnsanların rakamlarla ilişkisini değiştiren şeylerden biri ve hatta medyaya güvenlerini, politik anketlerin kullanımıdır. | TED | أن إحدى الأشياء التي غيرت علاقة الناس بالأرقام، وحتي ثقتهم في وسائل الاعلام، كانت استخدام استطلاعات الرأي السياسية. |
Yapmayı en sevdiğim şeylerden biri toplum sağlık ekibiyle hastaları tedavi etmek. | TED | إحدى الأشياء المفضلة لدي هي رعاية المرضى إلى جانب عمال الصحة. |
Bali'de peşine düştüğümüz şeylerden biri de mobilya parçalarıydı. | TED | إحدى الأشياء التي بحثنا عنها في بالي كان قطع الأثاث. |
Şu an labda çalıştıkları şeylerden biri çoğalıcıların Wraithlere saldırı kodunu kırmak. | Open Subtitles | إحدى الأشياء التي يعملون عليها في المختبر هي ايجاد طريقة لإبطال رمز الهجوم عند الريبليكيتورز |
Bilgileri muazzam miktarda depolama imkânı olan ve de az çok mükemmel bir iletişim çağında yaşadığımız için unutmak eğiliminde olduğumuz şeylerden biri; total -küllî- kaybın her zaman mevcut bir ihtimal olduğudur. | Open Subtitles | إحدى الأشياء التي قد ننساها لأننا نعيش في عصر تخزين المعلومات بقدر كبير والإتصالات المثالية تقريباً |
Seni kötü göstermek, beni yaşatan şeylerden biri. | Open Subtitles | جعلك تبدو بحال سيئة هي إحدى الأشياء التي تجعلني أستمر. |
Bu onun sevdigim özelliklerinden biri. | Open Subtitles | تلك إحدى الأشياء أحبها فيها |
Louis en sevdiğim özelliklerinden biri de bu. - Beni anlıyorsun. - Anlıyorum. | Open Subtitles | -لويس)، هذه إحدى الأشياء التي أحبّها فيك، فأنت تفهمني) |
Louis en sevdiğim özelliklerinden biri de bu. - Beni anlıyorsun. - Anlıyorum. | Open Subtitles | -لويس)، هذه إحدى الأشياء التي أحبّها فيك، فأنت تفهمني) |
İşte Super Ray'in en sevdiğim yanlarından biri de bu uçma işi. | Open Subtitles | هذه إحدى الأشياء التي أحبها في (راي الخارق)... |