Tüm bu olanları unutursanız bana büyük bir iyilik yapmış olursunuz. | Open Subtitles | أنت ستفعل لى إحسان عظيم إذا نسيت الشيء بأكمله |
Bana bir iyilik yapmanı isterim hoşuna gidecek bir şey olur. | Open Subtitles | أنا سأطلب منك عملني إحسان وهو سيتمتع بواحد أنت س. |
BU COCUKLARI ASAGILAYARAK ONLARA iyilik ETMiYORSUN. | Open Subtitles | أنت لا تَعْملُ هؤلاء الأطفالِ إحسان برِعايتهم. |
Ben hazırım, Ehsaan. Ama tek başıma ne yapabilirim ki? | Open Subtitles | أنا مستعد يا إحسان ، لكن ماذا يمكن أن أفعل لوحدي ؟ |
Üzgünüm, Ehsaan ama diyalog zamanı geçti. | Open Subtitles | آسف يا إحسان ، لكن إنتهى وقت النقاش والحوار |
Ehsan elinden geldiğince hızlı bir şekilde herkesi kontrol et. | Open Subtitles | (إحسان) تحقق بـ الكثير من الوجوه بـ أسرع وقت يمكن |
Bana bir iyilik yapabileceğini düşünmüştüm, karşılıksız. | Open Subtitles | أعتقد بأنك قد تقوم بعمل إحسان لي، مقابل أجر |
Stephen, biliyorsun ki eğer istersen bu çocuklara bir iyilik yapabilirsin. | Open Subtitles | تعرف يا ستيفن إذا أردت، يمكنك أن تصنع لهؤلاء الأطفال إحسان كبيراً |
Bu çok işime yarar ama bana iyilik yapman gerekmez. | Open Subtitles | يمكنني أستعمال هذا حقا لكنّك لست بحاجة لتقومي لي بأي إحسان |
Eğer bu gece onunla karşılaşan olduysa ve bana bildiklerini anlatırsa kendine bir iyilik yapmış olur. | Open Subtitles | سيقدم لنفسه إحسان. إذا تمكنتم بأخباري ما تعرفون. |
Rocky, senden bir iyilik isteyeceğim. | Open Subtitles | روكى، هناك إحسان واحد يجب أَن يسألك |
- Başının belada olduğunu söyledim. Ondan büyük bir iyilik istedim. | Open Subtitles | أخبرته نحن في مشكلة طلبت منه إحسان كبير |
Hepimize iyilik etmiş olur! | Open Subtitles | أي إحسان عظيم يَعمَلُنا إلى كُلّ. |
Aapa bana kaderinin sana gülmediğini söyledi, Ehsaan. | Open Subtitles | العمة أخبرتني القدر كان ظالم معك يا إحسان |
Ama artık çok geç, Ehsaan. | Open Subtitles | لكن فات الوقت يا إحسان .. لا يمكن أن تمنع هذه القنبلة من الإنفجار |
Ehsaan, ben kötü bir fikir olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | إحسان ، أعتقد بأن هذه فكرة سيئة |
Ayrıca, burada elime fırsat da geçmedi, Ehsaan. | Open Subtitles | أيضاً ، ليس عندي مجال كبير هنا يا إحسان |
Asla düşmanı hafife alma, Ehsaan. | Open Subtitles | لا تستخف بالعدو أبداً يا إحسان |
Arkanda, içeriye yeni bir grup giriyor Ehsan. | Open Subtitles | هناك مجموعة من الاشخاص خلفك، إحسان. |
Müzik Shankar Ehsan Loy'a, söz ise Gulzar'a ait! | Open Subtitles | "الموسيقي بواسطة "شانكار "إحسان لوي", والكلمات "جولزار" |
Ehsan'ın hawala kayıtlarında herhangi bir isim yok, sadece transfer kodları var. | Open Subtitles | (إحسان) أعطني سجلات الحواله لا قائمة أسماء فقط رموز التحويلات. |
Bir eşin ve çocukların Peacefield'ta kalabilmesini büyük bir lütuf olarak görüyorum. | Open Subtitles | اعتبره إحسان عظيم اعطيتوني زوجة وأطفال والمكانة |
Bu hayırseverlik değil, Bayan du Maurier. Bir arkadaş olarak yardım etmeye çalışıyordum. | Open Subtitles | ليس إحسان مسز دو مورير أنا كنت أحاول المساعدة كصديق |