Endişelendiğim şey senin kampanyan değil oğlum. Senin mirasın. | Open Subtitles | لست قلقاً بشأن حملتك يا بني، أنا قلق على إرثك |
İtfaiyeciliğin senin mirasın olduğunu hep söyledin. | Open Subtitles | أعلم أنّك لطالما شعرت أنّ الإطفاء هو إرثك. |
Başardıkların için, bunun senin mirasın olabileceğini düşündün. | Open Subtitles | لكل ما أنجزته كنت تعتقد في الواقع أن هذا قد يكون إرثك |
Ateist olduğun ve kültürel mirasını reddettiğin için bilemeyeceğin bir Ortodoks kutlaması için. | Open Subtitles | لاحتفال أرثوذكسي لن تعرفي عنه لأنّكِ مُلحدة ورفضتي إرثك. |
Kellog, mirasını senden aldıktan sonra önünde madara olacak uzun bir hayatın olacak. | Open Subtitles | بعدما يأخذ كيلوج إرثك سيصبح لديك حياة مذلة فى انتظارك |
Yapmak istediğin buysa miras senin. | Open Subtitles | إذا كان هذا ما تود فعله إنه إرثك |
Bunu yaparsan, evimiz, senin ve oğlumuzun mirası tamamen güvene alınmış olur. | Open Subtitles | إفعل هذا، وسيكتمل منزلنا ويتأمّن إرثك لك، و لولدنا من بعدك رقعة واحدة. |
Tekrar inşa edilebilir ve bunu yaptığında kendi mirasın olarak inşa etmiş olursun. | Open Subtitles | يمكن بناؤه ثانية, وعندما تفعلين, ستعيدينه بصفته إرثك. |
Ailenin ev için verdiği peşinatın, senin erken mirasın olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | حسبت أن الرهن العقاري الذي منحنا إياه والديك لأجل المنزل كان إرثك المبكر |
Senin mirasın sona erdi! Şimdi benimki başlıyor! | Open Subtitles | لقد ولّى إرثك أما إرثي قد بدأ للتوّ |
George, Festival senin mirasın. | Open Subtitles | جورج، عيد فيستفوس هو إرثك. |
Biyolojik mirasın seni endişelendiriyorsa benim hayatım üstüne bir müzikal yazmakla kalmayıp beni canlandıran aktörle beraber yaşayan bir oğlanın babası olarak diyorum ki, her şey tanımlandığı gibi değil. | Open Subtitles | إذا كنت قلقة على إرثك البيولوجي فبصفتي والد الشاب الذي لم يكتف بتأليف مسرحية موسيقية موضوعها الأساسي هو حياتي... بل أصبح على علاقة عاطفية مع الممثل الذي يجسد شخصيتي، فصدقاً ياعزيزتي |
Bu senin doğan, mirasın. | Open Subtitles | إنها طبيعتك, إرثك |
Dinini değiştirmiş olabilirsin ama mirasını değiştirebileceğini bir saniye bile düşünme. | Open Subtitles | ربما تكون غيرت دينك, ولكن لا تعتقد لثانية أنهُ بوسعك تغيير إرثك |
Benim tek yaptığım senin mirasını korumaya çalışmaktı. | Open Subtitles | لقد بذلت مابوسعي للحفاظ علي إرثك. |
- Belki de mirasını korumak için en iyisi budur. | Open Subtitles | ربما كان ذلك أفضل حتى تحمي إرثك |
John, eğer miras hakkında bir şey duyduysan.. | Open Subtitles | (جون) إن كان سبب حضورك للمحافظة على إرثك |
Sizi buraya, size kalan mirası konuşmak için çağırdım. | Open Subtitles | لقد أحضرتك إلى هنا لنناقش موضوع إرثك |
Fahri partnerimiz ol ismin firmada kalsın ama sen mirasına odaklan. | Open Subtitles | تصبح شريك فخري تترك اسمك على الشركة لكن تركّز على إرثك. |
Sizi bambaşka bir seviyeye taşıyabilir. Mirasınızı ulusal düzeyde sağlamlaştırmanıza yardımcı olabilir. | Open Subtitles | بوسعها أخذك لمستوى جديد تماماً وترسخ إرثك على نطاق دولي |
Mirasından ne haber? | Open Subtitles | ماذا عن إرثك الخاص ؟ |
Ve insanlar, sizin yaptıklarınızı değerlendirirken... | Open Subtitles | وحينما يأتي الناس لتقدير إرثك... |