Konut yapımında olduğu gibi, bunun için çözüm bulmakta toplumu dâhil etmek zorundaydık ve katılımcı bir tasarım süreci başlattık. | TED | وكما فعلنا في عملية الإسكان، كان علينا إشراك الأهالي في عملية البحث عن حلّ لهذا. حيث بدأنا عملية تخطيط تشاركية. |
Bu da hükûmetin bizzat plana dâhil olması gerek demek. | TED | وهذا يعني أنه يجب إشراك الحكومة بنفسها في الخطة بقوة. |
Bu yüzden yolculuğumun bir parçası olarak ölüm hakkındaki düşüncelerini ve nasıl hatırlanmak istediklerini öğrenmek için ailemi ve arkadaşlarımı dâhil etmeye başladım. | TED | وكجزء من مسيرة حياتي، بدأتُ في إشراك عائلتي وأصدقائي لمعرفة أفكارهم بشأن الموت، وكيف يرغبون أن يتذكرهم الآخرون. |
Bu planlara babamı da dâhil etmeyi düşünüyor muydunuz? | Open Subtitles | وهل تنوي إشراك والدي في هذهِ الخطط الرائعة؟ |
- Rusların dâhil olmasına Cumhuriyetçilerin karşı çıkmasını ayarladınız. | Open Subtitles | لقد جعلت كل الجمهوريين يقفوا ضد إشراك الروس |
Geçmişte diğer teşkilatları dâhil etmediğimiz için eleştirilmiştik. | Open Subtitles | تم إنتقادنا لعدم إشراك وكالات أخرى بالسابق |
Sorunun zorluğu yüzünden, kısıtları anlamak üzere sürece aileleri de dâhil etmeye karar verdik ve katılımcı tasarım sürecini başlattık, oradaki pazarda ne mevcutsa onu test ettik. | TED | ونظرًا لصعوبة الطلب، قَررنا إشراك الأُسر في عملية فهم العوائق. حيثُ بدأنا عملية تخطيط تشاركية واختبار ما توفَّر آنذاك في السوق: |
Benden bu olaya oğlumu dâhil etmemi mi istiyorsun? | Open Subtitles | أتسألني إشراك ابني في هذا الأمر؟ |
Bu işe Doğu Bölgesi de dâhil olmak isteyecek. | Open Subtitles | - ستحظى بها - وتعلم أنه يجب إشراك (إيسترن) |
(Alkış) Aslında bu biraz erken kutlamaydı çünkü bu yeterli değildi, tüm işi robot yapıyordu, biz de Mark'ı işe dâhil etmeliydik. | TED | (تصفيق) وكانت كاحتفالٍ مُبكّر، ولأنها في الحقيقة لم تكن كافية، فقد كان الروبوت يقوم بكل العمل، وكنا بحاجة إلى إشراك مارك في ذلك. |
- Chuck'ı sonra dâhil ederiz. | Open Subtitles | يمكنا إشراك"تشك" لاحقاً |