Arabalara sürtüyor felan ama bir milyon yıl da geçse bunu tamir edemez. | Open Subtitles | ولن يتمكن من إصلاح ذلك ولو بعد مليون سنه0 الباب تم خلعه0 |
- bunu tamir edebilecek birini tanıyorsundur. | Open Subtitles | أنت تعلم شخصاً ما يُمكنه إصلاح ذلك الضرر هل أنا كذلك ؟ |
- Tamir edebilirim! | Open Subtitles | بوسعي إصلاح ذلك |
Yani bir hayvan ya da bitki hücresi DNA'sında çift sarmallı bir kesik tespit ettiğinde kesiği, ya ayrılan DNA'nın sonlarını dizilimlerinde küçük oynamalar yapıp birbirine yamalayarak ya da kesiği yeni bir DNA dizilimi ile doldurarak tamir edebilir. | TED | وهكذا، عندما ترصد خلية في نبات أو حيوان قطعاً مزدوجاً في الحمض النووي لديها يمكنها إصلاح ذلك القطع إما عن طريق إلصاق نهايات شريط الحمض النووي المقصوصة معاً مع إحداث تغيير بسيط في ترتيب ذلك الموضع أو يمكنها إصلاح القطع عن طريق إدخال قطعة جديدة من الحمض النووي في مكان القطع. |
Bunu halledebilir misin Jack? | Open Subtitles | هل يمكنك إصلاح ذلك جاك ؟ |
İşte bu yüzden senin buna karışmanı istemedim ama bunu düzeltebiliriz. - Kitty'nin istekleri nelerdi? | Open Subtitles | لهذا لم أردك أن تتورط ولكن يمكننا إصلاح ذلك |
bunu tamir edebilirsiniz, değil mi? | Open Subtitles | يمكنكم إصلاح ذلك الشيء ، أليس كذلك؟ |
bunu tamir etmem gerek. | Open Subtitles | يجب عليّ إصلاح ذلك |
bunu tamir edebilirim. | Open Subtitles | أستطيع إصلاح ذلك |
Burada tamir edebilir misin? | Open Subtitles | يمكنك إصلاح ذلك ،هنا؟ |
Tamir edebilir misin Gibbs? | Open Subtitles | هل يُمكنك إصلاح ذلك يا (جيبز)؟ أجل بالطبع |
Bunu halledebilir mi? Evet. | Open Subtitles | -هل بإستطاعته إصلاح ذلك ؟ |
Yarın halledebilir miyiz dersin? | Open Subtitles | هل يمكننا إصلاح ذلك بالغد؟ (جريج) |
Neyse ki, biz senin adına bir nişan partisi düzenlemek için buradayız, belki bunu düzeltebiliriz. | Open Subtitles | حسن ، لحسن الحظ أننا جئنا كي نقيم لك ِ حفلة خطوبة ، لذا قد نستطيع إصلاح ذلك |
düzeltebiliriz di mi ? | Open Subtitles | أتعتقد أنه بوسعنا إصلاح ذلك ؟ سنستطيع أن نصلحه, صحيح ؟ |