Uzun lafın kısası birisi, o gece bacağını uzatmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | لذا لأختصر لكِ القصة لقد إضطر لتجبيس رجله في هذه الليلة |
Evet, bir süreliğine buradaydı, ama sonra gitmek zorunda kaldı. | Open Subtitles | أجل , كان هنا منذ فتره , لكنه إضطر للذهاب |
Büyük bir şarkıcılık kariyeri olacaktı ama sesi değiştiği için bırakmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | لقد كان سيصبح مغنيًا ومن ثم إضطر للتنازل عن ذلك حينما تغيّر صوته |
Lee düştü, ayak bileğini kırdı, ameliyat olması gerekti ve kadına hiç bir şey olmadı. | Open Subtitles | لقد وقع و كسر كاحلهُ، و إضطر لإجراء عملية و نحنُ لم نستطع مس تلك المرأة |
Dünyayı yaratmak için tanrının tek bildiği şeyden vazgeçmesi gerekti. | Open Subtitles | من أجل خلق العالم إضطر الإله إلى التخلي عن الشيئ الوحيد الذي يعرفه قط |
Yaklaşık bir ay önce kedilerce kaçırıldı. Artık yaşlanmıştı zaten. Emekli olmak zorundaydı. | Open Subtitles | تم إختطافه, و لم يكن فى أفضل حالاته لذلك إضطر إلى التقاعد |
Erkenden gitmek zorunda kaldı. | Open Subtitles | إضطر أن يغادر باكرا لأن إبنته على وشك الطلاق |
Evet, geç saate kadar çalışmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | نعم، لقد إضطر للبقاء في العمل لوقت متأخر |
Anladığınız gibi, efendim, Profesör Pierce ufak bir geziye çıkmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | في الواقع يا سيدي، لقد إضطر البروفيسور للسفر في رحلة قصيرة. |
Öyle güzel iş çıkardı ki, adam ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. | Open Subtitles | قام بعمل جيد لدرجة أنه إضطر لمغادرة البلاد |
- Başı dertte, ellerini açmak zorunda kaldı, bayıldı. | Open Subtitles | هو في مشكلة لقد إضطر لكشف يده لقد فقد الوعي |
Baban ikinci bir işe girmek zorunda kaldı. | Open Subtitles | إضطر أبوك للحصول على وظيفة ثانية. |
Veteriner onu uyutmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | لقد إضطر الطبيب البيطري لإحتجازها |
Daha sonra başka yere taşınmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | من المؤسف أنهُ إضطر إلى الرحيل |
Ama senin tanımadığın ben, evet demek zorunda kaldı. | Open Subtitles | لكن أنا الذي لاتعرفينه إضطر لقول نعم |
Evet. Annesini ayak bakım uzmanına götürmesi gerekti. | Open Subtitles | أجل، إضطر لأخذ والدته إلى طبيب الأقدام. |
Biraz bekledi ama sonra markete gitmesi gerekti. | Open Subtitles | لقد أنتظرك هنا ثم إضطر للذهاب للعمل |
San Francisco'ya gitmesi gerekti, telefonda konuşacağız. | Open Subtitles | لا, لقد إضطر أن يذهب إلى "سان فرانسيسكو" لذا سوف نتحدث على الهاتف |
Bu, onun için tam bir sürprizdi, bu yüzden hızlı hareket etmek zorundaydı. | Open Subtitles | ،وهذه كانت مفاجأة كبير للغاية لذا إضطر أنْ يتصرف بسرعة |
Kertenkele olmak zorundaydı. | Open Subtitles | إضطر الأمر أن تكون سحليه لماذا لم تكن أفاعي؟ |
Onu kurtarmak için kötü davranmak zorundaydı. | Open Subtitles | هو إضطر إلى أن يكون لئيما لينقذه |