Bayan, abone olursanız Ödünç kitap da veririm. | Open Subtitles | آنستي ، لدي أيضاً مكتبة إعارة تتطلب التسجيل فقط. |
FBI'ın beni CIA'e Ödünç verdiğini kanıtlayan belgeyi bulmalıyız. | Open Subtitles | التي تثبت إعارة المكتب الفيدراليّ إيَّاي لوكالة المخابرات. |
Persepolis'deki büyük kutlamalar esnasında silindiri getirtip British Museum'a Ödünç verip Tahran'a gidiyor ve bu Pehlevi hanedanının en büyük kutlamalarından biri oluyor. | TED | حين أقام احتفاله العظيم في برسبوليس، أمر باستدعاء الأسطوانة فتمت إعارة الأسطوانة من طرف المتحف البريطاني لتذهب إلى طهران وتكون جزء من تلك الاحتفالات العظيمة للدولة البهلوية. |
Ödünç olarak Aston Martin verecekler. | Open Subtitles | انهم إعارة لي أستون مارتن. أوه، يا إلهي! |
Sahip olduğunuz gücü size kral Ödünç verdi. | Open Subtitles | كل ما لديك من قوة هي إعارة من الملك |
Bir ses Ödünç almak ister misin? | Open Subtitles | ماذا؟ تريد إعارة صوت؟ |
Hediye değil. Ödünç aldık. | Open Subtitles | إنها ليست هدية إنها إعارة |
Londra Sanat Müzesi bir sey Ödünç verdiginde onlari kullanmayi düsünüyordum. | Open Subtitles | كنتُ أفكّر في تأجيرهم في المرّة القادمة بمُتحف (لندن) الفني لأجل إعارة شيءٍ. |
Aslında "Ödünç almak" "Ödünç çalmak" demek olabilir. | Open Subtitles | .. في الواقع "إعارة" تعني "إعارة" |
Charleston'dan Bay Solomon Lindo'ya Ödünç verildi. | Open Subtitles | لقد كانت إعارة إلى السيد (سولومون ليندو)؛ |
- Gözlüklerinizi Ödünç alabilir miyim? | Open Subtitles | - هل من الممكن إعارة نظاراتك ؟ |
Ödünç verdiğin için sağ ol dostum. | Open Subtitles | -شكراً على إعارة جسدكَ يا صاح . |
Ödünç verilmiş varsay. | Open Subtitles | اعتبره إعارة |