Ve biliyor musunuz, o yolculuk, bin kilometrelik yol, 6000 katarakt operasyonuna yetecek parayı topladı. | TED | و هل تعلمون، تلك الرحلة، الألف كيلومتر تلك، لقد وفرت مال لإجراء 6000 عملية لمعالجة إعتام عدسة العين. |
Hayatta kalanların çoğu, katarakt ameliyatı için aylarca beklediler. | TED | انتظر الكثير من الناجين شهور عديدة إجراء الجراحة من أجل علاج إعتام عدسة العين. |
Biz genellikle doğumsal katarakt oluşmadan önce tedavi ederiz. | Open Subtitles | نحن عادة علاج إعتام عدسة العين الخلقية قبل أن تشكل. |
İki gözünde de kataraktlar var. Bu yüzden vurmuşlardır. | Open Subtitles | إعتام عدسة العين في كلتا العينين لعلهم قتلوه لهذا السبب |
İki gözünde de beşinci derece olgun kataraktlar var. | Open Subtitles | لديه مرحلة خامسة من نضج إعتام عدسة العين في كلتا العينين |
katarakt hastalığı körlüğe neden oldu, ve lenslerinin sislenmesi yüksek derecede dağ ışığı yüzünden dahada şiddetlendi. | Open Subtitles | العمى لديها حصل نتيجة إعتام عدسة العين إضباب عدسات عينها إستشرى نتيجة أشعة الشمس الجبلية القوية |
Ülser, sivilce, katarakt, glokom ishal, kâbuslar, uykusuzluk ve daha fazla kıl. | Open Subtitles | قرحه معدية، حب الشباب، إعتام عدسة العين الزَرق، الإسهال، كوابيس والأرق، ونمو الشعر بشكلٍ كثير |
Doktor, katarakt olduğunu söyledi. Görmesi iyice zayıfladı. | Open Subtitles | الطبيب قال أنه إعتام عدسة العين وقد ضعف بصره كثيراً |
Gözümdeki katarakt yüzünden her şeyi altılı görüyorum. | Open Subtitles | بسبب إعتام عدسة عيني كل شيء ستة |
Üş yaşındaki bu yetim kız çocuğu katarakt hastası idi. | TED | طفلة يتيمة في الثالثة من عمرها كانت تعاني من الكاتاراكت (إعتام عدسة العين). |
Bende travmatik katarakt ve ciddi olarak zarar görmüş kornea vardı. | Open Subtitles | كنت أعانى إعتام عدسة العين |
Bir yenilik de, katarakt tedavisi için "düşürme"olarak adlandırılan eski bir tekniği, ellerinde % 60'ın üzerinde bir başarı oranıyla sonuçlanacak şekilde geliştirmeleriydi. | Open Subtitles | إحدى الإبتكارات هو تحسين تقنية قديمة لعلاج إعتام عدسة العين "تسمّى" إضجاع العدسة %التي كانت لها نسبة نجاح عندهم لأكثرمن60 |