| Sendeki görme yeteneğiyle, kap kaçağı görebilmen bir mucize. | Open Subtitles | مع بصركِ، إنها إعجوبة بأنهُ يمكنكِ رؤية الأواني على الإطلاق |
| Birine göre mucize olan, başkasının lanetlenmesidir. | Open Subtitles | إعجوبة شخص هي نفسها هلاك شخص آخر |
| Hala hayatta olmanız mucize. | Open Subtitles | هو إعجوبة أنك ما زِلتَ حيّ. |
| Şimdi sizlere bir mucize göstereceğim. | Open Subtitles | سأُريكم يارجال إعجوبة الآن |
| Çünkü bazen kafanın içinde neler döndüğünü merak ediyorum. | Open Subtitles | ' سبب أحيانا آي إعجوبة ماذا يجري داخل رأسك. |
| Bize yiyecek birşey kalacak mı merak ediyorum. | Open Subtitles | هو إعجوبة هناك أيّ شيء يريد أن يأكل. |
| Oh, yeni bir kafasız mucize. | Open Subtitles | أوه، إعجوبة بلا رأس أخرى. |
| Ne zaman döneceğini merak ediyorum | Open Subtitles | ¢ـ إعجوبة إذا هي تُذْهَبُ لبَقاء ¢ـ |
| İşe nasıl alındılar çok merak ediyorum. İtiraz ediyorum! | Open Subtitles | -I إعجوبة كَمْ حَصلوا على وظائفِهم. |
Arabe 
Anglais 
Français 
Espagnol 
Allemand 
Portugais 
Turc 