"إعطاء الناس" - Traduction Arabe en Turc

    • İnsanlara
        
    ne kadar güçsüz olduğumuzun hiç önemi yok, insanlara biraz umut vermeliyiz. Open Subtitles كارسون مهما كنا ضعافا يجب أن نستمر بمحاولة إعطاء الناس بعض الأمل
    - Bizi tercih etmemeleri için insanlara başka sebepler de veremeyiz. Open Subtitles لا نستطيع تحمل إعطاء الناس أي سبب حتى يتجنبوا تجارتنا حسناً
    Bu sorulması gereken çok önemli bir soru, çünkü insanlara bu kişinin kim olacağını kontrolünü verme inanılmaz sonuçlar üretir. TED هذا سؤال مهم لسؤال الناس، لأن إعطاء الناس السيطرة على من يكون ذلك الشخص ينتج نتائج رائعة.
    İnsanlara daha az denetim vermek harika bir çözüm olabilir. Böylece, tercih bolluğunu önler ve onları daha mutlu kılarız. TED إعطاء الناس أقل السيطرة قد تكون طريقة رائعة لمواجهة خيارات وفيرة وجعلهم أكثر سعادة.
    Ama sonra aklım çok karıştı, çünkü o yaştaki insanlara sadece hormonları verip olmak istedikleri cinsel kimliğe sahip olmalarının kolay olacağını sanırdım TED وبعد ذلك أصبحت مشوشًا لأني اعتقدت بأنه كان من السهل نسبيًا في ذلك العمر مجرد إعطاء الناس الهرمونات الجنسية لما هم متأكدون منه
    Sırf deney yapmış olmak için, insanlara midelerini bulandırma ihtimali olan bir madde vermek yerine, gündelik yaşamlarında bu maddeyi kullanan bireyler buluruz. TED بدلأ من إعطاء الناس بشكل متعمد أشياء قد تصيبهم بالغثيان، نجد الذين يأخذون المستحضر سابقًا في حياتهم اليومية.
    Destansı zaferleri hayal etmek istiyoruz, daha sonra insanlara destansı zaferlere ulaşmanın ne demek olduğunu göstermek istiyoruz. TED نريد تخيل فوزٍ أسطوري، ومن ثم إعطاء الناس الموارد لتحقيق ذلك الفوز الأسطوري.
    Aristo'ya göre adalet, insanlara hak ettiğini vermektir. TED وفقاً لأرسطو العدالة تعني إعطاء الناس ما يستحقونه.
    İnsanlara güvenmeyi seviyorum. Open Subtitles أحب فكرة إعطاء الناس بعض النصائح ضد الشك
    Bu yetenek insana bir ton sorumluluk yükler ve bu her zaman insanlara umut vermek değildir. Open Subtitles العديد من المسؤليات تأتي من وراء الهبة وليس الأمر إعطاء الناس الأمل
    İnsanlara, rahatlamaları için bir yol gösteriyorsunuz. Open Subtitles أنت فقط تريد إعطاء الناس حياة سلسلة، وسيلة ممتعة للإسترخاء،
    Ama dikkatli kullanıldığında, insanlara düşünecek zaman bırakmamayı amaçlayan bir beceridir. Open Subtitles لكن في الواقع يمكن تفاديها إعطاء الناس وقتا للتفكير
    Mesele sesini duyuramayan insanlara ses vermek. Open Subtitles إنه من أجل إعطاء الناس الذين لايتكلمون صوتا مسموعا
    İnsanlara şans vermeyi severim, özellikle şarkı söyleyebiliyorlarsa ama maalesef herkes şarkı söyleyebildiğini sanıyor. Open Subtitles أنا أحبُ إعطاء الناس إستراحاتٍ لا سيما إن كان بإمكانهم الغناء. لكن كل شخصٍ يظن أنَّ بإستطاعتهِ الغناءَ.
    Gerektiği zaman insanlara bir tane patlatmaktan çekinmem. Open Subtitles لا مانع لدي من إعطاء الناس دبوس خلف إذنهم إذا إضطررت لذالك
    Sanırım insanlara alışmaları için zaman vermeliyim. Open Subtitles حسناً أعتقد أنني فقط بحاجه إلى إعطاء الناس الوقت للتكيف
    İnsanlara keder ve minnettarlıkları için sağlam odak noktası verme fikrini severim. Open Subtitles أحب هذا المفهوم، إعطاء الناس مكان لتركيز حزنهم وإمتنانهم
    Hükümet sosyalistleri, açıkca belli oluyor ki eşitlik için göt çatallarını açıyorlar bu kanunda, içine kapanık insanlara bir şeyler sağlamakla ilgili. Open Subtitles من الواضح بأن الإداريين الحكوميين يدفعون المساواه إلى آخر مؤخرتك بينما في السر, الأمر كله يدور حول إعطاء الناس الداكنين تراهات مجانيه
    Çalışma yöntemimiz insanlara bilgi vermek şeklindeydi. TED طريقة عملنا كانت إعطاء الناس المعلومات
    İnsanlara onların ve hayallerinin bu dünyanın temelinde önemli olduklarını ve onlara bunların çok da önemli olmadığını söyleyen bir amaç hissi, bir umut hissini tekrardan vermekle ilgili olmalıydı. TED من المفترض أن يتمحور حول إعطاء الناس شعورا بوجود هدف، شعورا بالأمل، شعورا بأن أحلامهم مهمة بالأساس في هذا العالم الذي يخبرهم بأنهم غير مهمين على الإطلاق.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus