Bir insanı küçük düşürüp onunla alay etmekten, ona iğneleyici bir biçimde takılmaya, hakaret edici şakalar yapmaya, toplantılarda mesaj atmaya kadar birçok farklı davranış içerir. | TED | وتشمل الكثير من التصرفات المختلفة، من السخرية أو التقليل من شأن شخص ما، إلى إغاظة الناس بطرق خبيثة، وإلقاء نكات مهينة، إلى استخدام الرسائل في الاجتماعات. |
Artık kilo ile alay etmek yok, Kyle. Hadi, yeni bir sayfa açalım. | Open Subtitles | لا مزيد من إغاظة عن وزني كايل دعنا نبدأ صفحة جديدة |
Lütfen, ne masada ne de başka yerde alay etmek yok. | Open Subtitles | لا إغاظة على الطاولة، رجاءً، أو في أي مكان آخر. |
Eee, zaten nispet demiştiniz, bu yüzden... | Open Subtitles | لقد قلتَ "إغاظة" بالفعل, لذا... |
- Hayır, nispet dediniz. | Open Subtitles | -لا, لقد قلتَ "إغاظة " |
Bu gördüğün benim üçüncü yüzüğüm ve bu kez Ben dalga geçiyorum. | Open Subtitles | انت ترى هذا؟ فإنني حلقة الثالثة، وهذه المرة أنا إغاظة. |
Yapıyorum, şu an seninle dalga geçiyorum. | Open Subtitles | إضافية. أوه، أنا أفعل ذلك. أنا إغاظة لكم الآن. |
Üstün zihin böyle yüksek bir seviyeye ulaştı o bile maymunla alay ediyor. | Open Subtitles | وقد بلغ عقل الماجستير هذا المستوى المرتفع... انه حتى إغاظة الأخ القرد. |
-Dalga geçiyorum. | Open Subtitles | من أنا أنا إغاظة. |
-Dalga geçiyorum. | Open Subtitles | - أنا إغاظة. |