Yapabildiğim en iyi şey, insanları kızdırmak ama bunu yapmama bile izin vermiyor. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي أجيده هو إغضاب الناس و لا يسمحون لي فعل هذا |
Uyuduklarını zannettiğim için... ayak uçlarıma basarak yürüdüm, onları uyandırmak istemedim, babamı kızdırmak istemedim. | Open Subtitles | فدخلت على رؤوس أصابعي لأني لم أرد إيقاظهن ولم أرد إغضاب أبي |
Kimseyi kızdırmak istememiştim. | Open Subtitles | وأنا , لأول مرة أن أدعي من أجل الطريقة السهلة لم أرد إغضاب أيّ أحد |
Bu yüzden, iş, bir bürokratı kızdırmaya veya dışarı çıkıp kötü adamları yakalamaya geldiğinde her zaman ikincisini seçerim. | Open Subtitles | إذًا لمّا يأتي الأمر مابين إغضاب شخص أو الذّهاب لإمساك السّيئين، سأختار الثّاني، كلّ مرة. |
Hay sikeyim! Polissin sen be! Geçiminizi insanları gıcık ederek sağlarsınız. | Open Subtitles | تبّاً، إنّكِ شرطيّة بحقّ السماء، مهنتكِ إغضاب الناس |
Yapmak istediğimiz son şey siz arıları sinirlendirmek! | Open Subtitles | وآخر شيء أريد القيام به هو إغضاب أي منكم أيها النحل |
İnsanları deli etmekte üzerine yoktu. | Open Subtitles | إنها بارعة في إغضاب الناس |
Paddy'nin kanıtın içinde birisini koyduğundan şüphelendik her şeye dikkat eden, Jane Rizzoli sinirlendirmekten iyisini düşünmedi? | Open Subtitles | شككت أن " بادي " يحمل أدلة لذا فكرت مراقبة بعض الأشياء " بدل من إغضاب " جين |
1.3 milyar insanı kızdırmak istemem ama kurbanlarınız uyduyu görmüş olmalı ve birileri bundan kimseye söz etmemelerini sağlamış. | Open Subtitles | قد يكون السبب في موتهم. لا أُريد إغضاب 1.3 مليار شخص, لكن لابد أن الضحايا قد رأوا وحيد القرن الأسود, |
Ve forumu kızdırmak istemiyorsan bunu yapacaksın. | Open Subtitles | وإن أردت تجنب إغضاب المنتدى، ستفعلين ذلك. |
suç örgütünü kızdırmak öldürülmenize sebep olabilir. | Open Subtitles | إغضاب مجموعة إجرامية سيرديك ذلك قتيلا |
Ayrıca tüm bu adamları kızdırmak istemezsin değil mi? | Open Subtitles | كما أنك لاتريد إغضاب هؤلاء الرجال |
Neşeli davranarak onun tabanını da kızdırmak istemezsin. | Open Subtitles | لا تريد إغضاب مناصريه بإظهار سعادتك |
Herhâlde yani, sizinkini kızdırmak istemem. | Open Subtitles | أتمزح ؟ سأكره إغضاب هذه المرأة |
İnsanları kızdırmak senin en iyi yeteneğin değil mi? | Open Subtitles | ، أليس إغضاب الناس موهبتكِ الأولى؟ |
Fransa hükümetini kızdırmak ister mi? | Open Subtitles | أسيرغب في إغضاب الحكومة الفرنسية؟ |
İnsanlara mı kızgınsın yoksa sadece anneni mi kızdırmaya çalışıyorsun? | Open Subtitles | أتغضبين الكثيرين أم تحاولين إغضاب أمك؟ |
- FBI'ı kızdırmaya değeceğini bilecek kadar şey. | Open Subtitles | ما يكفي لكي نعرف أن الأمر يستحق إغضاب الماحث الفيدرالية! |
- İhtiyacımız varsa, büyükannesini kızdırmaya hevesliyse kullanırız onu. | Open Subtitles | -سنستخدمه إذا احتاجناه إذا كان ينوي إغضاب العجوز |
Ya da sıkıldı ve babasını gıcık etmek istedi. | Open Subtitles | أو تشعر بالملل.. وأحبت إغضاب والدها |
S.H.I.E.L.D. düşmanımız değil. Ve Ajan Johnson'ı sinirlendirmek istemeyiz. | Open Subtitles | شيلد ليست العدو وأنتم لا ترغبون في إغضاب هذه العميلة الخاصة |
İnsanları deli etmekte üzerine yoktu. | Open Subtitles | إنها بارعة في إغضاب الناس. |
Galiba, House'u sinirlendirmekten korkuyorsun. | Open Subtitles | أظنك فقط تخشى إغضاب (هاوس) |
Evet, arıların kızmasını hiç istemeyiz. Sizden nefret ediyorum arılar. | Open Subtitles | نحن لا نريد إغضاب النحل أنا أكرهكم , أيها النحل |