Ve bir de, sanal turlar gibi mobil uygulamalar da üretiyoruz. | TED | وأخيرا ننتج تطبيقات جوال تضم أدوات إفتراضية تحككي قصصا. |
Tek sorun gerçek dünyada değil de, sanal dünyada değişiklik yapabileceklerine inanmaları. | TED | والمشكلة الوحيدة هي أنهم يؤمنون أنهم قادرين على تغير عوالم إفتراضية وليس العالم الحقيقي. |
Aslında yapacağım şey, dış görünüş olarak kullanılacak imgen için görüntünü tarayıp sanal bir kopyanı oluşturmak olacak. | Open Subtitles | أساساً، أَذْهبُ لمَسْح صورتِكَ كمجسًم الذي، جوهرياً، نسخة إفتراضية منك، جسدياً |
varsayım değil bence. Bir araştırma yapılmıştı. | Open Subtitles | لا أظن بان هذه كانت إفتراضية, كانت هناك دراسات |
Bu tamamiyle bir varsayım ve doğrusunu söylemek gerekirse, elimizde seçenek kalmadı. | Open Subtitles | تلك نظرية إفتراضية و بصراحة ليس لدينا خيارات |
Daha sonra her birine bu üç varsayımsal krizinin tanımı verildi. | TED | وقد أعطي كل واحد منهم واحد من ثلاثة سيناريوهات إفتراضية لتلك الأزمة |
Bir olayın görüntülerini zihnimde canlandırabiliyorum... ve içinde dolaşabiliyorum. | Open Subtitles | يمكني صنع صورة إفتراضية لحدث في مخي وبعدها يمكني تحليلها |
Modeller, farazi durumlar yaratıp neler olacağını gösteriyor. | Open Subtitles | النموذج يضع صورة إفتراضية ويرى مالذي يحدث بعدها |
Siber sahneleme yapıyorum. Beynimde olayın sanal bir görüntüsünü yaratıp içinde gezebiliyorum. | Open Subtitles | أنا أصنع نسخة إفتراضية من صورة في عقلي من حدث |
Beynimde olayın sanal bir görüntüsünü yaratıp içinde gezebiliyorum. | Open Subtitles | يمكني صنع نسخة إفتراضية من حدث وبعدها يمكني الخوض خلاله |
Beynimde olayın sanal bir görüntüsünü yaratıp içinde gezebiliyorum. | Open Subtitles | يمكني صنع صورة إفتراضية في عقلي وأخوض خلالها |
Beynini direkt olarak bilgi bölümüne bağladık. Kimsenin beklemediği ama çipin yaptığı bir şey. Beynimde olayın sanal bir görüntüsünü yaratıp içinde gezebiliyorum. | Open Subtitles | إنه شيء تفعله الشريحة لم يتوقعه أحد يمكني خلق صورة إفتراضية من حدث في عقلي |
Gerçek halk endişesini daha önemli bir yere çekmek için olaylar, sanal oyunlar yaratarak bilgi savaşında usta oldu. | Open Subtitles | إنه يُتقن فن حرب المعلومات عن طريق خلق أحدات إفتراضية مُصممة لخلق جو من القلق على العامة |
Biz buna eş-zamanlı izlem grubu diyoruz, bir nevi sanal oturma odası. | TED | نسمي هذا زمرة مساعدة للنظر، غرفة معيشة إفتراضية اذا شئتم . |
Alaycı konuşma varsayım içerir, Mesela şunun gibi; | Open Subtitles | الحديث السوقي , إفتراضية كلياً , مثل : " أمك سمينة جداً |
Hayır. Bu tamamen varsayım. | Open Subtitles | لا, إنها إفتراضية تماماً |
Konuştuklarımız sadece varsayım. | Open Subtitles | هذه المحادثة بكاملها إفتراضية |
varsayım yapalım. | Open Subtitles | دعنا نضع إفتراضية.. |
Soru bir varsayım. | Open Subtitles | -هذه حالة إفتراضية. |
Bu varsayımsal sıçramayı yaparak sahip olduğumuz tüm bu sorunlarda gerçekten bize yardım ettiğinin farkına varırsınız. | Open Subtitles | "و أحيانا" عندما تقول " ماذا لو تدرك بأن القيام بقفزة إفتراضية |
Bu varsayımsal bir dava değil. | Open Subtitles | هذه ليست قضية إفتراضية |
Aklımdaki bir olayın soyut görüntüsünü oluşturarak, ...içinde gezinebiliyorum. | Open Subtitles | يمكني إنشاء لقطة إفتراضية في عقلي وبعدها يمكني أن أخوض فيها |
Ama Birleşik Devletler hükümeti mesnetsiz iddiaları teorileri ve farazi düşsel uçuşları desteklemeyecek. | Open Subtitles | لكن حكومة الولايات المتحدة لن تساهم في الأمر بعرضها فرضيات ونظريات غير مثبته و رحلات خيالية إفتراضية |