"إلا عندما" - Traduction Arabe en Turc

• zamanlar hariç
• olana dek
• zamanlar dışında
• sürece
• Ta ki ona
• renkleri daha

Tabii adamın hesabı ödediği zamanlar hariç. Ve sonra da kendi elleriyle başkasına kaptırıverdi.
إلا عندما يحين وقت الدفع ثم تبعد يدها عن كل شيء

Seni dinlediğim zamanlar hariç özverili biri olduğumu düşünmüyorum.
دائمًا أشعر بالأنانية، إلا عندما أسمع ما تقول

Sana ihtiyacı olana dek bir şey ifade etmiyordu.
أنتِ نكرة بالنسبة لها إلا عندما تحتاجك.

Tabi çok riskli olduğunu düşünüp beni desteğe boğdukları zamanlar dışında.
إلا عندما ترى السلطات أن المهمه محفوفة بالمخاطر بما فيه الكفاية

İzleyip öğrenmesini, soru sorulmadığı sürece konuşmamasını tembihledim.
نصحتها أن تنتبه و تتعلم و تكون هادئة إلا عندما يكون الكلام لها.

Ta ki ona ihtiyaçları olana dek.
إلا عندما احتاجونه

Ne tuhaf, gerçek dünyanın renkleri daha inandırıcı gözüküyordu onları ekranda viddi ettiğinizde.
مُدهش كيف لا تظهر الحياة بهذا الشكل إلا عندما تراها على الشاشة

Kendi zaferine kadeh kaldırıldığı zamanlar hariç.
إلا عندما يتعلَّقُ الأمرُ بتذوُقِ نشوة مجدِه الخاص

Çekleri imzaladığın zamanlar hariç belki?
إلا عندما توقعين على الشيكات ربما؟

Hasta olup ilaç aldığım zamanlar hariç.
إلا عندما أمرض، وأبدأ في أخذ الدواء

Kendi zaferine kadeh kaldırıldığı zamanlar hariç.
إلا عندما يتعلق الأمر بتحضير مجده.

Sinirlendiği zamanlar hariç.
إلا عندما انه يحصل على جنون.

Tekrar ediyorum: Emin olana dek ateş etmeyin.
.أكرر، لا تطلقوا إلا عندما تتأكدوا

O dansı yaptığı zamanlar dışında.
إلا عندما أدت هذه الرقصة

Hector Gaither'ın piyona çaldığı zamanlar dışında radyo durgun olur.
المذياع عبارة عن تشويش إلا عندما يعزف (هيكتور جاثر) على البيانو.

Beslendiği zamanlar dışında.
إلا عندما يتغذى.

Sigaralar ve Brandy bitmediği sürece hayır.
ليس إلا عندما ينتهي من السيجار والبراندي

Ben demediğim sürece kimsenin işi yok.
لا يحصل أحد على وظيفة إلا عندما أسمح له.

Ne tuhaf, gerçek dünyanın renkleri daha inandırıcı gözüküyordu onları ekranda viddi ettiğinizde.
مدهش كيف لا تظهر الحياة بهذا الشكل إلا عندما تراها على الشاشة