Seninle tanıştığım günden beri zaten hiçbir şey düzgün gitmedi. | Open Subtitles | لم تكن حياتي سوى جحيم حقيقي بعدما إلتقيت بك عنوة |
Seninle tanıştığım andan beri böyle hissediyorum. | Open Subtitles | شعرت هذا منذ لحظة إلتقيت بك |
Seninle tanıştığım andan bu yana öylesin. | Open Subtitles | كل لحظة منذ إلتقيت بك |
"Seninle buluşmak ve konuşmak çok hoşuma gidiyor" | Open Subtitles | كُلّما إلتقيت بك وتحدثت إليك أحب ذلك |
"Seninle buluşmak ve konuşmak çok hoşuma gidiyor" | Open Subtitles | كُلّما إلتقيت بك وتحدثت إليك أحب ذلك |
Nihayet seninle tanışmak ne mutlu. Hakkında çok şey duydum. | Open Subtitles | من الرائع أني إلتقيت بك أخيراً، سمعت الكثير عنك |
seninle tanışmak için binlerce ölümü tadabilirdim, fakat şimdiyse, sonsuza kadar yaşamak istiyorum. | Open Subtitles | مستعد للموت ألف مرة لكي ألتقي بك ولكن عندما إلتقيت بك أريد العيش للأبد |
Ve ben hala o kızım, ...ancak aynı zamanda değilim, çünkü seninle tanıştım. | Open Subtitles | وما زلت تلك الفتاة، لكني أيضاً لست كما كنت، لأنني إلتقيت بك. |
Aslında seninle tanıştığımız gece görmüştüm. | Open Subtitles | كان ليلة إلتقيت بك |
Seninle tanıştığım için çok mutluyum. | Open Subtitles | سعيدة جدا أنني إلتقيت بك. |
Bu arada, sonunda seninle tanışmak güzel. | Open Subtitles | و أنا أيضاً جميل ... و اخيراً إلتقيت بك بالمناسبة |
Sonunda seninle tanışmak büyük zevk. | Open Subtitles | .يسعدني أخيراً أني إلتقيت بك |
Sonra seninle tanıştım. | Open Subtitles | ثم إلتقيت بك |
Stanley ve Martha'nın evlilik törenleri için toplanmış bulunuyoruz martha, sevgilim, seninle tanıştığımız ilk günü hatırlıyorum | Open Subtitles | إجتمعنا هنا اليوم للجمع بين (ستانلي) و(مارثا) بالزواج المقدّس عزيزتي (مارثا)، أتذكّر يوم إلتقيت بك -أهلاً (سيلما ) |