Sadece kötü bir burkulma. Kim, seni alacak birileri var mı? | Open Subtitles | إنه مجرد إلتواء سيىء - كيم، هل سيقلك أحد؟ |
Yırtık yok. Sadece burkulma var. | Open Subtitles | لحسن الحظ أنه ليس قطعاً, بل إلتواء فحسب |
Sadece burkuldu. Eve girmem için yardım gerek. | Open Subtitles | لا, انه إلتواء ليس إلا أريد مساعدة للدخول إلى المنزل |
Çünkü 911'i arayacaksın, burkulmuş bir bilek için itfaiye ve cerrahi ekip gönderecekler. | Open Subtitles | لأنك سوف تتصلين ب 911 و هم سوف يرسلون سيارة الإطفاء و فريق جراحي من أجل إلتواء في الكاحل |
Boyun kaslarının aniden kasılması ile oluşan bir incinme. | Open Subtitles | إصابة ناجمة عن إلتواء مُفاجيء لعضلات الرقبة |
Ya sırtındaki bir kasın burkulduğunu ya da diskinin kopmuş olduğunu söylediler. | Open Subtitles | يقولون إمّا أنّه إلتواء في عضلة بظهرك أو تمزق قرص. |
Pardon, hareket ettin. Ama gerçekten bir burkulma. | Open Subtitles | عذراَ , أنت تحركت , لكنه فقط إلتواء |
Sadece burkulma olduğu için şanslısınız. | Open Subtitles | أنت محظوظ كون هذا مجر إلتواء سيد (أوليفر) |
Hafif bir burkulma olduğunu söylediler. | Open Subtitles | قالوا إلتواء بسيط |
- Sadece burkulma. | Open Subtitles | إنهُ إلتواء فحسب |
Sadece bir burkulma. | Open Subtitles | إنه مجرد إلتواء. |
Durun tahmin edeyim. Akut servikal burkulma. | Open Subtitles | دعني أخمن , إلتواء عنقي حاد |
Bileğim burkuldu, üç haftadır bu haldeyim. | Open Subtitles | إلتواء سيء استمرّ على مدى ثلاثة أسابيع. |
Gerçekten önemli birşey yok, burkuldu sadece. | Open Subtitles | لا شيء لأقوله فعلاً، إنه مجرد إلتواء |
Sanırım ayağım burkuldu. | Open Subtitles | أعتقد أنني تسببت في إلتواء |
Ama kötü burkulmuş. Üzerine basmamalısınız. | Open Subtitles | لكن لديها إلتواء سئ لا يجب أن تمشي |
Birinin ayak bileği burkulmuş, çok mühim bir şey değil. | Open Subtitles | ، إلتواء في الكاحل . لا ضرر كبيرٌ جداً |
Mavi bağ zedelenmesi demek oluyor, kırmızı da incinme demek oluyor. | Open Subtitles | -كيف يمكن أن يكون جيّداً؟ حسناً، الأزرق يعني تمزّق الأربطة والأحمر يعني أنّه إلتواء |
Doktor sadece burkulduğunu söyledi. | Open Subtitles | الدكتور قال أنه كان إلتواء فقط |
Muhtemelen kol burkma yapmaman da iyi olacaktır fakat gece nasıl olacak, göreceğiz. | Open Subtitles | ومن الافضل أن لا تفعل أي إلتواء للأيدي |
Bacağını burkmuş ama egosu bayağı okşandı. | Open Subtitles | إلتواء بالرباط, لكنت معنوياته إرتفعت كثيراً, |
Döndüklerinde, manyetik alan kuşakları had safhada burkulur. | Open Subtitles | وحين يحدث ذلك يزداد إلتواء خطوط الفيض بشدة |
Boğazınızdan kayıp giden bir ilaç baş ağrınızı, bel ağrınızı veya bilek burkulması ağrınızı geçirebilir. | TED | الأدوية التي تتناولها بالفم يمكنها أن تعالج الصداع، آلام الظهر، أو إلتواء شديد في الكاحل. |
Çıldırın! | Open Subtitles | إلتواء |