İşverenlerin çalışanları ile bu konuşmaları yapmaları Zorunlu olmalı. | TED | يجب أن يكون إلزامياً على المدراء عمل هذه المحادثات مع موظفيهم. |
Bu seyyar ordu tümenleri, Başkan'ın Zorunlu sokağa çıkma yasağını ilan ettiği basın toplantısından hemen sonra harekete geçirilmişlerdi. | Open Subtitles | وحدات الجيش هذه تحركت مباشرةً عقب تصريح الرئيس الذي أعلن فيه تطبيقاً إلزامياً لحظر التجوال |
Akşam yemeğinden bir saatlik Zorunlu kitap okuma dersi var. | Open Subtitles | بعد العشاء هناك ساعة للقراءة هذه الأمر إلزامياً عليكِ |
Biliyorum kimileri banyo yapılmayan uzak yerlerden geldiler, ama bence Amerika'da banyo yapmak mecburi olmalı, sağlık hükümlerine göre. | Open Subtitles | أعرفُ أن بعضَ الأشخاص أتوا من أماكِن بعيدَة حيثُ لا يستحمون لكن في أمريكا أعتقدُ أن الاستحمام يجب أن يكون إلزامياً. |
Tamam. Bu mecburi falan değil, değil mi? | Open Subtitles | حسناً، إنه ليس إلزامياً أو ما شابه أليس كذلك ؟ |
Zorunlu seks anlaşması diye bir şey de olamaz. | Open Subtitles | وعقد ممارسة الجنس لايمكن أن يكون إلزامياً |
Zorunlu. Durum değişir efendim. | Open Subtitles | إنه ليس إلزامياً, هذا أمر مختلف, سيدى |
40-50 saat Zorunlu fazla mesai biraz... | Open Subtitles | .العملمن 40 إلى50ساعة إلزامياً. |
- Zorunlu değil tabii. | Open Subtitles | -أهو كذلك؟ -ولكنه ليس إلزامياً . |