Efendimiz İsa'nın inayeti Tanrımızın sevgisi ve Kutsal Ruh'un yoldaşlığı ebediyen bizlerle olsun. | Open Subtitles | نعمة ربنا, يسوع المسيح محبة الله و الروح القدس. كن معنا إلى الأبد. |
Ne kadar çok genimi geçirirsem, o kadar hayata sahip olurum, ebediyen. | Open Subtitles | كلما مرت الحصول على الجينات بلدي, ويعيش أكثر من لي, إلى الأبد. |
Ama tam doruğa ulaştığında, kaya aşağı yuvarlanıyordu ve Sisifos yeniden başlamak zorunda kalıyordu. Ve yeniden, yeniden, sonsuza dek. | TED | ولكن، بمجرد الوصول إلى القمة، تتدحرج الصخرة إلى أسفل التلة، ما يجبره على البدء مرة أخرى وأخرى، وأخرى، إلى الأبد. |
Bir dakika sonra köprücük kemiğim sonsuza kadar yok olacak. | Open Subtitles | دقيقة آخرى , وعظمة الترقوة خاصتى ستكون ضاعت إلى الأبد |
Çünkü fanatizm ve cahillik Daima açtır ve beslenmeye ihtiyaçları vardır. | Open Subtitles | لأن التعصب و الجهل مشغولان إلى الأبد و يحتاجان إلى التغذية |
Her zaman annelerinin aynı çatı altında kalmasını istemediği adam olarak kalacak. | Open Subtitles | سيكون إلى الأبد الرجل الذي لم ترد أمّهم العيش تحت سقف واحد. |
Söylentiye göre sebep olduğu birkaç sorun yüzünden Odin tarafından ömür boyu cezalandırılmış. | Open Subtitles | على افتراض أنه سبب المشاكل فقد أبعده أودن عن قاعة الولائم إلى الأبد |
ebediyen tüm dünyadan dışlanan ve nefret edilen halk mı olmak istiyoruz? | Open Subtitles | ينبغي لنا أن تكون منبوذين إلى الأبد و مكروهين من العالم كله؟ |
Tek bir dedikodu fısıltısı dahi umutlarınızı ebediyen yok edebilir. | Open Subtitles | حتى همس فضيحة من شأنه أن يدمر آمالك إلى الأبد. |
o kizin ve onun dünyasinin ebediyen kayboldugunu düSünüyordun. | Open Subtitles | كنت تفكّر بفتاة أخرى والتي أمامك عالمها مفقود إلى الأبد |
"İyilik ve merhamat ömrümün her gününde bana eşlik edecek ve ben ebediyen Tanrı'nın evinde kalacağım." | Open Subtitles | الخير والرحمة سيكونان معي حتى مماتي وسأسكن بيت الرب إلى الأبد |
Ve ışığa doğru yürüdüğünde ebediyen onun bir parçası olursun. | Open Subtitles | و عندما تذهب إليه، تصبح جزء منه إلى الأبد |
Kolu geri çekmemiş olanlar ise sonsuza dek çoklu evrende kaybolacak. | TED | أي شخص لم يسحب الرافعة سيُفقد في الكون المتعدد إلى الأبد. |
Ama fazladan para verirsek, onu burada sonsuza dek tutarlar. | Open Subtitles | لكن إن إعطيناهم شيء إضافي، قد يبقونه هنا إلى الأبد |
Önümüzde parlak bir gelecek vardı... ve sonsuza dek birlikte olacağımızı sanıyorduk. | Open Subtitles | المستقبل وضعنا فورآ للأمام ونحن إعتقدنَا بأننا نعرف بعضنا البعض إلى الأبد |
Belki yüz yıl daha. Ama bunun sonsuza kadar süreceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | ربما تستمر لمائة عام اخرى و لكنها لن تستمر إلى الأبد |
Şu anda burada olan uzay sonsuza kadar burada olacaktır. | Open Subtitles | نفس الفضاءِ الذي هناالآن يَجِبُ أَنْ يَكُونَ هنا إلى الأبد. |
Geçmiş de gelecek de Daima bizimle birliktedir. | Open Subtitles | و يظل الماضى و المستقبل معاً إلى جانبنا إلى الأبد |
Bize silah sağladılar, yanımızda oldular, Daima kalbimizde yaşayacaklar. | Open Subtitles | أنهم سلحونا و قاتلوا فى صفنا و سوف يعيشون إلى الأبد فى قلوبنا |
Ve umarım Her zaman birbirimizin hayatının bir parçası oluruz. | Open Subtitles | وأتمنى أن نبقى إلى الأبد جزءاً من حيوات بعضنا البعض |
Ama burada durup şunu söylüyorum: Şu anda gemiyi kaçıranlar, ömür boyu kaçıracaklar. | TED | ولكن انا واقفة هنا وأقول ان أولئك الذين يفوتون القارب الآن ، سيفوتونه إلى الأبد. |
Ve beni yaşayan ve bana inanan kişi asla ölmeyecektir. | Open Subtitles | وكل من كان حيا وآمن بي فلن يموت إلى الأبد |
Tek işleri, tesisi parçalara ayırmak ve temelli kapatmaktı. | TED | وظيفتهم الوحيدة هي أن يحطموا المصنع ويغلقوه إلى الأبد. |
Böyle bir sorumluluk... seni hayatının sonuna kadar buraya bağlar. | Open Subtitles | هوني إلتزام مثل هذا ستأخذين هذا, وتلتصقين هنا إلى الأبد |