Bir saniye için, çocukların hapse değil de üniversiteye gittiği bir mahallede yaşasalardı, Chuck ve Tim'in hayatının nasıl olacağını hayal etmenizi istiyorum. | TED | أريدكم أن تتخيلوا لثانية ما ستكون عليه حياة تشك وتيم لو كانا يعيشان في حي يذهب فيه الأولاد إلى الكلية، ليس إلى السجن. |
hapse girmemek çok hoşuma giderdi. Ne kadar hoşuma gideceğini tarif bile edemem. | Open Subtitles | أنا حتى لا أستطيع أن أبدأ وصف مدى حبي عدم الذهاب إلى السجن. |
hapse girdiği gün baban bana bunun sözünü vermişti. görüntü bulunamadı | Open Subtitles | أنا أستحق ذلك، والدك قد وعدني بذلك حينما ذهب إلى السجن |
- Onu hapishaneye yolla. - Sen bu işin dışında kal. | Open Subtitles | ـ إدفع به إلى السجن ـ لا تتدخل في هذا الموضوع |
Eğer polislere haber verirsem ve bu işin arkasında onun olduğunu öğrenirlerse millet onu benim Hapise yolladığımı düşünecek. | Open Subtitles | لو أننى اتصلتُ بالشرطة واكتشفوا أنها هى التى وراء كل ذلك فسيقول الناس أننى الشخص الذى أرسلها إلى السجن |
Ve uzun bir süre hapiste kalacağım. Belki hiç dönmem. | Open Subtitles | وسوف أذهب إلى السجن لوقت طويل، وربما لا أعود ثانية |
Benim hapse girmemi istiyor, bu sayede rahatça düşüp kalkabilecek. | Open Subtitles | تريدني أن أذهب إلى السجن لكي تقيم علاقات بلا قيود. |
Beyaz bir kadına ıslık çalmak suçundan direk hapse git. | Open Subtitles | بسبب الصفير في وجه إمرأة بيضاء ستذهب مباشرة إلى السجن |
Tabii, ta ki insider trading'den yapıp hapse girinceye kadar ben de severdim. | Open Subtitles | أجل ، لقد أحببتها حتى دخلت إلى السجن بسبب نشاط أسهم غير شرعي |
Bana şunu söyle. hapse ya da hastaneye geri dönmek mi istiyorsun? | Open Subtitles | أخبرني أمراً، أتريد أنْ تكون الرجل الذي يعود إلى السجن أو المشفى؟ |
Bize hapse girme riski olan bir iş için onca yolu teptirdiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أصدق أننا أتينا كل هذا الطريق لنخاطر بالذهاب إلى السجن |
ama babasının zimmete para geçirip hapse girmesinden beri gösteriş yapmayı bıraktılar. | Open Subtitles | لا كنهم لا ينفقون بِبَذَخْ منذ أن أُرْسِلَ والده إلى السجن للإختلاس |
Eğer olur da bu anlattıkların gerçek çıkarsa insanlar hapse girecek. | Open Subtitles | في حالة صحة هذا الأمر, سيتوجب على الناس الذهاب إلى السجن. |
Ya bu mermi için hapse girersin ya da Sunaina evime gelir. | Open Subtitles | القرار بين يديك. إما أن تذهب إلى السجن بسبب هذه الرصاصة.. |
Adamı soyduktan sonra buralarda görünürsek direkt hapse gireriz, işte sana olacak olanlar. | Open Subtitles | إذا بقينا هنا بعد أن نسرقه؟ سوف نذهب إلى السجن هذا ما سيحدث. |
Eğer bu kadar iyi olmasaydın davanı tekrar tartışıp seni hapse geri yollarlardı. | Open Subtitles | ،إن لم تكن بتلك البراعة لكانو قد قامو بإلغاء قضيتك وأعادوك إلى السجن |
Benimle anlaşmaya çalışıyorsan hemen hapishaneye geri dönersin. Anlaşma mı? | Open Subtitles | إذا أردت أن تعقد اتفاقاً معي, ربما تعود إلى السجن. |
Önceki ay askeri hapishaneye geri gönderilmişti Hakındaki temyiz rededildikten sonra. | Open Subtitles | قد أُعيد إلى السجن العسكري الشهر الماضي وقد رُفض استئنافه الأخير |
O yüzden hapishaneye gidene kadar gün ışığının tadını çıkar. | Open Subtitles | فمن الأفضل أن تستمتع بضوء الشمس في طريقك إلى السجن |
Hapise gidiyorum, ve sen bana ödev mi veriyorsun ? | Open Subtitles | أنــا ذاهبة إلى السجن ، وأنتِ تعطيني واجب منـــزلي ؟ |
Aklı hala aşk tutsağının bulunduğu hapishanede. | Open Subtitles | هيا نعود إلى السجن ونحل مشكلة حبيبة المسجون |
İçeri girdikten sonra annesi ona öldüğümü söylemiş... aslında bu, doğru da sayılır. | Open Subtitles | وبعد دخولي إلى السجن أخبرتها أمها أنني ميت وقد كنت كذلك بطريقة ما |
Bu harika olacak. Ama bir duş almam lazım çünkü arabamda uyuduğumdan ve geceyi kodeste geçirdiğimden beri duş almadım. | Open Subtitles | سكون هذا جيداً ، لكن علي الإستحمام لأني لم أستحم منذو أن نمت بسيارتي وذهبت إلى السجن |
hapishanenin, onu tekrar o mahkumların yanına koymasına izin veremeyiz. | Open Subtitles | لا نستطيع تركه ليعود إلى السجن مع بقية السجناء هناك |