Bunu genişletiriz, ve kendi kendimize yazın güneşe daha yakın olduğumuz için daha sıcak olması gerektiğini düşünürüz. | TED | وبالتالي ، نرى لأنفسنا ، لماذا الجو اكثر حرارة في الصيف من في الشتاء لأننا أقرب إلى الشمس. |
güneşe doğru bakmamızı mümkün kılan bu koyu plastik parçaları dağıttılar. | TED | التي سمحت لنا بالنظر إلى الشمس مباشرة بدون إتلاف أعيننا |
güneşe doğru bakan sisli vadinin ortasındaki dağdan gelirken... | Open Subtitles | مثلما صعدت الجبل من وادي الضباب إلى الشمس |
Ve bu, Venüs'ün Güneş'e daha yakın olmasından kaynaklanmıyor. | TED | وهذا ليس لأن الزهرة أقرب قليلاً إلى الشمس |
Sinyalin Güneş'e ulaşması 9 dakika sürüyor. Veri aktarımını mükemmelen koordine etmem gerek. | Open Subtitles | تستغرق الإشارات 9 دقائق لتصل إلى الشمس عليّ أن أقوم بإرسالها بدقة |
Bir saat sonra ideal fırlatma penceresi açıldığında bu harika aygıt Güneş'e uçarak ardında manyetik bir iz bırakacak. | Open Subtitles | عندما نافذة إطلاقنا المثالية تفتح في أكثر من ساعة فقط... هذا الخلق العظيم سيطير إلى الشمس... الرنين المغناطيسي المتأخر. |
güneşe fırlattığım füzelerden birine bir aygıt veya birşey saklamış olmalısın. | Open Subtitles | أنت يجب أن يكون عندك المخفية أي أداة على أي قذيفة قذفت إلى الشمس. |
Ben güneşe bile bakmadan bir saate kadar tahmin edebilirim. | Open Subtitles | في الواقع, أستطيع التخمين في غضون ساعة ولستُ حتى مضطرة للنظر إلى الشمس |
Seni tanımadan önce hep yukarı bakardım, aya,güneşe,yıIdızlara bakardım ama seni tanıdıktan sonra hep yere bakıyorum. | Open Subtitles | قبل أن أقابلك كنت أنظر لأعلى إلى الشمس .. النجوم .. القمر |
Bir keresinde güneşe roket yolladıklarını duymuştum. Gece. | Open Subtitles | لقد سمعت بأنهم أرسلوا صاروخًا إلى الشمس ذات ليلة |
güneşe en yakın olan dünyalar küçük kaya ve demir adalarıdır. | Open Subtitles | العوالم الأقرب إلى الشمس جزر صغيرة من الصخر والحديد |
Bu arada A Evreninde Hermes A güneşe doğru gidiyor. | Open Subtitles | في هذه الأثناء في العالم أ هيرميز أ يتوجه إلى الشمس |
Şey, güneşe arkan dönük olarak durduğun için seni hemen tanıyamadım. | Open Subtitles | نعم الامر كذلك أنت كنت تقف بظهرك إلى الشمس لذا أنا لم استطيع تمييزك على الفور |
Şimdi güneşe bakıyorum, Paris'in üzerinde yükseliyor..... | Open Subtitles | الاَن يمكنني أن أنظر إلى الشمس تشرق فوق بــاريس |
Güneş'e şaşı bakmakla meşgul olmasaydın, gölgemi kullanıp beni takip ederek sayısız karşı manevra yapabilirdin. | Open Subtitles | إذا لم تكن مشغولا في التحذيق إلى الشمس, يمكنك أن تستعمل ظلي للإمساك بي الى أي عدد من عدد المناورات. |
Güneş'e daha yakın; yaşanabilirliğin iç sınırlarında Venüs uzanır. | Open Subtitles | أقربُ إلى الشمس و في الحدود الداخلية الصالحة للعيش يقبعُ الزُهرة. |
Bunun üzerine, sahilden bağrışmalar yükseldi, gözlüğümü çıkardım, çünkü tam tulmanın bu aşamasında, Güneş'e çıplak gözle bakmak güvenliydi. | TED | وعند ذلك، تعالت هتافات من الشاطئ، وخلعتُ نظّارة الكسوف خاصّتي، لأنّ في هذه المرحلة من الكسوف الكلّي، كان النظر إلى الشمس بعين مجرّدة آمناً. |
Solucan Deliği Güneş'e çok yakın geçmişse, patlamanın manyetik alanı yüzünden... ..artan çekim gücü bizi dünyaya geri döndürmüş olabilir. | Open Subtitles | أذن تحركت فتحة الدودة وأصبحت أقرب إلى الشمس بسبب حقل الشعلة الضوئية المغناطيسى . . الجاذبية المتزايدة يمكنها أن تجزبنا لنعود إلى الأرض |
Gözle zor görülebilen küçük bir kaya ve demir dünyası olan Merkür, Güneş'e en yakın gezegendir. | Open Subtitles | "الأقرب إلى الشمس يرقد "عُطـارد عالمٌ صغيٌر من الحديد والصخر بالكاد يمكن إدراكــه في الضوء |
Günümüzün hızlı roketlerinin Güneş'e ulaşması yıllar alırken bu fırtınanın, bu elektrik yüklü parçacık bulutunun buraya varması bir günden az sürdü. | Open Subtitles | الآن يستغرق صاروخ فائق السرعة عدة سنين للوصول إلى الشمس تلك العاصفة ، وتلك السحابة من الجسيمات المشحونة إستطاعت الوصول هنا فى أقل من يوم واحد |
Bu gezegen bizim Güneş sistemimizde olsaydı Merkür'den daha fazla Güneş'e yakın olur ve en içteki gezegen olarak bilinirdi. | Open Subtitles | إذا وضعنا هذا الكوكب في مجموعتنا الشمسية فسيدور هذا الكوكب الغريب في مدار أقرب إلى الشمس من كوكب عطارد أقرب الكواكب إلى الشمس |